Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/20428
Karar No: 2017/7011
Karar Tarihi: 11.05.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/20428 Esas 2017/7011 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/20428 E.  ,  2017/7011 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili, davalılardan ..."ın vekili ve ... vd. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I


    Davacılar, 26.04.2010 tarihinde meydana gelen asansör kazası sonucunda hayatını kaybeden ..."ın davacı ..."in eşi, F.... anneleri olduğunu,... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/219 E. 2011/248 K. sayılı ilamı ile davalılardan Rasim ve Seçkin"in ceza aldıklarını, olayda asansör bakımını yapan Local Asansör isimli firmanın sahibi davalı ... ve apartman yöneticisi davalı ..."ın da sorumlu olduklarını ileri sürerek, ...nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıların yaptığı hastane ve cenaze masrafları için 500 TL, destekten yoksun kalmış olmaları nedeniyle her bir davacı için 1000"er TL olmak üzere şimdilik 3.500 TL maddi tazminat, ayrıca her bir davacı için 25.000 "er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacılar vekili 18.12.2014 harç tarihli dilekçe ile maddi tazminat taleplerini davacı ... için 92.192,89 TL"ye, davacı ... için 5.236,23 TL"ye yükseltmiş, davacı ... yönünden maddi tazminat taleplerinden feragat etmiştir.
    Davalı ... ve ..., davanın dava konusu kaza sonrası 1 yıllık süre geçtikten sonra açılması nedeni ile zamanaşımına uğradığını, ceza dosyasında kusur durumunun yanlış değerlendirilerek cezalandırıldıklarını, olayda kusurlu olmadıklarını belirterek davanın reddini istemişlerdir.
    Davalı ..., olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonucunda beraat ettiğini, olayda kusuru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... ve ... davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu olayın meydana geldiği apartman ile davalı şirketin periyodik muayene ve bakım yönlerinden anlaştıklarını, husumetin davalı ..."a yöneltilemeyeceğini, davalı ... hakkında ceza yargılaması sonucunda beraat kararı verildiğini, olayda kusurlu olmadıklarını, vefat eden Aynur"un, aparman yönetimi ve diğer kat maliklerinin asli kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece; davalı ..."ın gerçekleşen kazada kusuru bulunmadığı gerekçesiyle hakkında davanın reddine, davalı ... , ... ve ..."nın gerçekleşen kazada kusurlu oldukları diğer dava....n. Tic.Ltd.Şti.nin istihdam eden sıfatıyla kusursuz sorumlu olduğu, her ne kadar davacıların murisi .... bilirkişiler tarafından kusur izafe edilmemiş ise de TBK"nun 52. maddesi gereğince zararın doğmasında ... etkisi bulunduğu gerekçesiyle maddi tazminat kalemlerinde %20 oranında indirim uygulanarak, davanın kısmen kabulü ile ... için 73.754,28 TL, davacı ... için 4.188,98 TL olmak üzere toplam 77.943,26 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve her bir davacı lehine 10.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminatın davalı ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tedavi ve cenaze gideri olarak 400 TL tazminatın davalı ... dışındaki davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatı talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili, davalı ... ve ... vekili, davalı ... ve ....vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine sahiptirler.Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
    Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
    Uygulamada sıfat yerine genel olarak "husumet", davacı bakımından "aktif husumet ehliyeti", davalı bakımından "pasif husumet ehliyeti" tabirleri kullanılmaktadır.
    Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken bir husustur.
    Davalılardan ... davalılarda.... sahibi gerçek kişidir. Tüzel kişiliğe sahip davalı şirketin pasif husumet ehliyeti mevcuttur. Bu durumda somut olayda, davalı şirketin sahibi olan gerçek kişi ..."in sahibi olduğu davalı şirketten ayrı olarak pasif husumet ehliyetinin
    olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Buna göre, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
    3- HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
    HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    Dava konusu olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sırasında alınan 11.10.2010 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, müteveffa Aynur ile davalılar ... ve ..."ın eşit oranda kusurlu oldukları belirtilmiş, eldeki dosyada mahkemece aldırılan 23.12.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporunda Asansör Firmasının ihmalinden dolayı %55, müteveffanın %35, apartman yöneticisinin ise yönetmeliklerden dolayı %10 kusurlu oldukları belirtilmiş, söz konusu heyetin 10.03.2014 tarihli ek raporlarında davalı ..."ın 1/9, davalı asansör firmasının 5/9, müteveffanın 3/9 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir.
    Mahkemece söz konusu raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için aldırılan 26.06.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise olayın meydana gelmesinde davalı Local Asansör şirketi sahibi ..."in %100 kusurlu olduğu, bu kusurun %15"inin davalı ..."a, %15"inin ise diğer davalı ... Balcıya ait olduğu, müteveffa ve apartman yöneticisi ..."a atfi kabil bir kusurun mevcut olmadığını belirtmiştir.
    Olay nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyası içerisinde beyan alınan ... 26.04.2010 tarihli ifadesinde, olayın olduğu sırada müteveffanın asansörü görmesi ile açmaya çalıştığını, ancak kapı sert açıldığından dolayı bir kaç kez zorladıktan sonra kapının açıldığını, kendisine ""Allahaısmarladık"" diyerek adımını attığını ve birdenbire boşluğa düştüğünü gördüğünü beyan etmiştir. Olayın olduğu aparmanda müteveffanın asansör kabinine binmeye çalıştığı 4.katta ikamet ettiği anlaşılan yönetici davalı ... ise 26.04.2010 tarihli ifadesinde asansördeki arızayı 25.04.2010 günü akşam
    saatlerinden itibaren bildiğini, arızalı olduğu zaman bütün bina sakinlerinin asansörcüyü arayıp arızayı bildirdiklerini, bu nedenle kendisinin bildirmediğini beyan etmiştir.
    Her ne kadar, mahkemece; ceza dosyası ve dosyadaki 23.12.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve ek raporundaki çelişkilerin giderilmesi için rapor aldırılmış ve aldırılan bu rapor hükme esas alınmış ise de, raporlar arasındaki çelişki giderilmemiş, aksine yeniden çelişki meydana getirecek şekilde bu kez müteveffa ve apartman yönetici davalı ... hakkında herhangi bir kusur izafe edilmemiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesine göre; ""Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.""
    O halde, mahkemece; ceza yargılamasındaki kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı dikkate alınarak, dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak, içlerinde elektrik-elektronik mühendisinin de bulunduğu konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişi heyetinden, davalılar ve müteveffanın olay nedeniyle sorumlulukları hakkında, dosyadaki bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek ve tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    4- Davacı ... 28.12.2012 tarihinde evlenmiş olup, eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi evlendiği gün sona ereceğinden, davacı ... yönünden destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece bu husus dikkate alınarak, davacı ... için yeniden evlenme tarihine kadar destek miktarının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde desteğin (......"ın) bakiye ömrü kadar eşine destek olacağına ilişkin tazminat hesabı yapan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, temyiz olunan kararın ikinci bentte açıklanan nedenle davalılardan ..., üçüncü bentte açıklanan nedenle taraflar, dördüncü bentte açıklanan nedenle de davalı taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi