1. Hukuk Dairesi 2015/12841 E. , 2016/2759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’in kayden paydaşı olduğu beş parça taşınmazın tapu kayıtlarında mirasbırakanın adının sehven “... oğlu ...” şeklinde yazıldığını ileri sürerek, anılan kayıtlarda mirasbırakanın adının “...oğlu ...” şeklinde düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “... eksik araştırma ve inceleme sonucu davacının isteminin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 343 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacının mirasbırakanının payının bulunmadığı, diğer taşınmazlar bakımından ise davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 403, 405 ve 406 parsel sayılı taşınmazların 1951 yılında yapılan kadastro tespitinde senetsizden ... köyünden ...’ye babasından intikal ettiği, 1331 yılında ölümü ile evlatları ... ve ... ve ...ile kendisinden önce 328 yılında ölen ... mirasçılarını, 336 yılında ölen ... mirasçılarını, 1340 yılında ölen ... mirasçılarını, 1334 yılında ölen ... mirasçılarını, 1937 yılında ölen ... mirasçılarını 1941 yılında ölen Kadın mirasçılarını bıraktığının belirtildiği kadastro tespitine yapılan itiraz üzerine ... Kadastro Mahkemesi’nin 1953/136 Esas sayılı ve 05.07.1958 tarihli kararında ... mirasçılarının, çocuğu ..., ..., ...ve ... çocuğu ... olarak gösterildiği, öte yandan 328 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması öncesi geldisi olan 286 parsel sayılı parselin 1953 yılında yapılan kadastro tespitinde ... oğlu ... adına tespit edildiği, yapılan itiraz üzerine ... Kadastro Mahkemesi’nin 1954/200 Esas sayılı ve 05.07.1957 tarihli kararında ... oğlu ... oğlu ..., çocukları .... ..., ...’nın da ölümü ile mirasçı olarak ..., ..., ...ve ...’nin kaldığı, ...’nin de ölümü ile geride ...’nın kaldığının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/909 Esas sayılı dosyasında 343 ada 1 ve 328 ada 1 parsel sayılı taşınmazların (her iki imar parselinin de geldisi 286 parsel sayılı kadastro parseli) tapu kayıtlarında başka kişilerle beraber “... oğlu ...”‘nın “...oğlu ...” olarak düzeltilmesinin istendiği, mahkemenin 19.11.2008 tarihli kararıyla “... oğlu ...” ile “...oğlu ...”’in aynı kişi olma ihtimali bulunmadığından buna ilişkin isteğin reddedildiği, diğer kişilere ait isteklerin ise kabul edilerek “... (... karısı):kızı” şeklindeki kaydın “... kızı ... ” şeklinde, “... (... karısı):kızı” şeklindeki kaydın “... kızı ...” şeklinde, “...:... oğlu” şeklindeki kaydın “... oğlu ...” şeklinde, “...:... oğlu” şeklindeki kaydın “... oğlu ...” şeklinde, “...:... oğlu” şeklindeki kaydın “... oğlu ... ” şeklinde düzeltildiği, kararın Yargıtay, 14. Hukuk Dairesi tarafından 05.03.2009 tarihinde onandığı, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda “... oğlu ..."nın kayıtlarına ulaşılamamaktadır. Dosyada mevcut ...ve ... oğlu 1/7/1878 doğumlu ..."in ... kızı ..."nin oğlu olma ihtimali yoktur. Çünkü ... kızı ... 1904 doğumludur. ...ve ... oğlu ... ise 1878 doğumludur” tespitine yer verildiği, keza; ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/901 Esas sayılı dosyasında da 343 ada 1 ve 328 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında başka kişilerle beraber “... oğlu ...”’nın “...oğlu ...” olarak düzeltilmesinin istendiği, ... oğlu ...’nın anne ve baba adının tespitinin mümkün olmadığına dair alınan bilirkişi raporu sonrasında davanın takip edilmediği, bu şekilde dava takip edilmediğinden 26.05.2011 tarihli kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Somut olayda; kadastro tespitlerine ilişkin kayıtlarda ... kızı ...’nin oğlu olduğu anlaşılan ... ile davacıların mirasbırakanı ...ve ... oğlu ...’in aynı kişi olduğu iddia edilmiş ise de; kadastro tespitinde belirtilen ... çocukları ..., ... ve ..."nin, ..., ... ve ... olduğunun 2007/909 esas sayılı dosya ile sabit olduğu, aynı dosyada ... kızı ...’nin ise 1904 doğumlu olduğunun belirlendiği, ne var ki davacının mirasbırakanı ...’in 1878 doğumlu olduğu, diğer taraftan eldeki dosyada tanık olarak dinlenen ... ’in; davacının mirasbırakanı ...’in baba adının ...olarak bilinen ...olduğunu beyan ettiği, ancak kadastro kayıtlarında ...’nin, ... oğlu ...’nın dedesi olduğunun belirtildiği, toplanan diğer delillerin de davacının iddiasını ispata elverişli bulunmadığı, bu haliyle tapu kayıt malikinin davacının mirasbırakanı ile aynı kişi olmadığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ..."nün, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.