1. Hukuk Dairesi 2021/441 E. , 2021/831 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ...′ın 362 nolu parseldeki davaya konu 14 nolu bağımsız bölümünü ikinci eşinden olma çocuklarının kurduğu davalı Şirkete muvazaalı biçimde temlik ettiğini ileri sürerek saklı payına yapılan tecavüzün aynen veya nakden giderilmesini istemiş, taşınmazın dava açıldıktan sonra üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle isteğini davalı Şirkete karşı tazminat davası olarak devam ettirdiğini bildirmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle davacının saklı payının aynen giderilmesi isteğinin reddine; 1/7 oranındaki saklı payı karşılığı 20.000 TL′nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden; davaya konu 362 nolu parseldeki 14 nolu meskenin mirasbırakan adına kayıtlı iken, 28.04.2009 tarihli resmi akitte davalı Şirkete 35.000 TL bedelle satıldığı; davalı Şirketin de bu meskeni 23.10.2012 tarihinde dava dışı 3. kişiye sattığı; diğer taraftan, mirasbırakan Fehime Karataş′ın 17.05.2012 tarihinde ölümüyle, geride mirasçıları olarak ilk eşinden bir oğlunun ve ikinci eşinden üç oğlu ve üç kızının kaldığı görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın tenkis isteğine yönelik olduğu kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece tenkis yönünden bir araştırma ve değerlendirme yapılmamış, dava salt tazminat davası gibi değerlendirilerek hüküm kurulmuştur.
Bilindiği üzere, mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir(4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümleri uygulanır.
Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı
kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir(TMK m.565). Mirasbırakanın TMK"nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde, sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmayacağından, davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmalı, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın mirasın açıldığı gündeki değerine, o günden karar gününe en yakın süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar hakkaniyet kuralları çerçevesinde uygulanarak değeri hakim tarafından belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılması, çekişmeli taşınmazın satın alma işleminin davalı Şirket kayıtlarına işlenip işlenmediğinin belirlenmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastıyla hareket edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması, saklı payı zedeleme kastının varlığı halinde tenkis konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalının, açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.