
Esas No: 2010/3243
Karar No: 2010/4116
Karar Tarihi: 09.04.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/3243 Esas 2010/4116 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 16.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 39 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı üzerindeki 05.03.1969 tarihli, 115 sayılı, "İcra İflas Kanununun 28. maddesi gereğince hüküm vaz"ı" şerhinin terkinini talep etmiştir.
Davalı, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca mahkeme kararı mevcut olduğu sürece de şerhin terkin edilemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 1010/2 maddesi uyarınca tapu kaydına işlenen şerhin terkini isteğine ilişkindir.
Kayda işlenen şerh İcra İflas Kanununun 28. maddesinden kaynaklanmaktadır. Anılan madde uyarınca taşınmaza ilişkin davalarda davacının lehine hüküm verildiği takdirde mahkeme davacının talebine gerek kalmaksızın hükmün tefhimi ile birlikte hükmü tapu siciline bildirir. ... de anılan maddeye göre mahkeme kararını taşınmazın şerhler sütununa kaydeder. Yine anılan maddenin 2. fıkrasında da kararın davacı lehine kesinleşmesi halinde mahkeme kararı tapu sicil müdürlüğüne bildirmek durumundadır.
Burada şerhin amaç ve sonuçlarına kısaca değinmek gerekir. Mahkeme kararının tapuya şerh verilmesi şerhten sonraki kazanımlarda iyiniyet iddiasını ortadan kaldırır(TMK. m.1023). Diğer bir anlatımla hüküm taşınmazı sonradan kazananlara karşı da icra edilebilir.
Somut olayda davacılar kayıttaki İcra İflas Kanununun 28. maddesine göre konulan şerhin terkini istemini tapu sicil müdürlüğüne yöneltmiştir. Mahkemece şerhin dayanağı araştırılmamıştır. Yukarıda da değinildiği gibi İcra İflas Kanununun 28. maddesine göre konulan şerh nedeniyle hüküm lehine olan kişi kararın infazını taşınmazın malikine veya sonradan iktisap eden kişiye karşı talep etme hakkına sahiptir. Kısaca söylemek gerekirse, şerhin dayanağı hükmün kesinleşmiş olması halinde hüküm lehine olan kişi bunun infazını her zaman davacılardan isteyebilir. Davacı subjektif hakkının ihlal edildiği iddiasıyla davacı sıfatını kazanırken davasını da bu hakkını ihlal ettiğini ileri sürdüğü kişiye yöneltmelidir. Tapu kaydına yolsuz işlenmiş bir şerhten söz edilmediğine göre tapu sicil müdürlüğünün davacının subjektif hakkını ihlal ettiği, diğer bir anlatımla davalı sıfatının bulunduğundan söz edilemez.
Mahkemece, taşınmaza ilişkin verilmiş hüküm bulunduğuna dair şerhin dayanağı olan kararın kim ya da kimler lehine olduğu saptanarak davanın da hüküm lehine olan kişilere karşı yöneltilmesi gerektiği hususu gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 09.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.