3. Hukuk Dairesi 2020/6129 E. , 2021/8175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : SAMSUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacı ..."nin 22/02/2011 tarihinde davalı ...Teşhis Tedavi ve Sağlık Hiz. Ltd. Şti.’de uzman doktor olarak görev yapan davalı ... tarafından normal doğuma alındığını, doğum sırasında davalı doktorun aşırı kuvvet uygulaması sonucu bebeğin ana rahminden alınırken sol kol omuriliğindeki sinirlerin kopması sebebiyle felçli olarak dünyaya geldiğini, sezaryen doğum için doktora ısrar ettiklerini ancak doktorun anlamsız yere normal doğum yaptırdığını, doğum sırasında meydana gelen komplikasyondan kendilerine bilgi verilmediğini, sadece yorgun doğum gerçekleşmiş olması sebebiyle emme problemi yaşandığının söylendiğini, daha sonra bebeğin Samsun Doğumevi Hastanesine sevk edildiğini, burada yapılan muayene ve düzenlenen epikriz raporunda sinir zedelenmesi sonrası bebeğin felç olduğunu öğrendiklerini, durumu bildirdiklerinde doktorun; çocuğun görmesi gereken tedavinin samimi arkadaşı olan Romatem Fizik Tedavi Merkezinde çalışan diğer davalı ... tarafından yapılacağının kendilerine ilettiğini, bebeğin on ay boyunca fizik tedavi için davalı ..."a götürüldüğünü ancak doktorun kendilerine bebeğin durumu için önce üç ay beklenmesi gerektiğini söylediğini, akabinde doktorun bir yıl süre ile kendilerini oyalayarak tedaviyi gerçekleştirmediğini, daha sonra çocuğu Ankara"da uzman doktora muayene ettirdiklerinde ise; geç kalındığını, yapılacak bir şey olmadığını, ameliyatın da riskli olduğunu, doğumdan itibaren 4-6 ay arasında müdahalenin mümkün olabileceğini öğrendiklerini, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan ve aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalıların bebeğin felçli ve sakat olarak dünyaya gelmesine sebebiyet verdiklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tedavi giderleri için şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ile küçük bebeğin felçli doğmasından dolayı ömür boyu sakat kalacağından şimdilik 7.500,00 TL maddi tazminat ile yine küçük..."in yaşamında büyük sıkıntılar yaşayacağından manevi ve psikolojik çöküntünün karşılığı olarak 70.000,00 TL manevi tazminat, anne ve baba için öz evlatlarının ömür boyu sakat kalacağından duymuş oldukları acı ve psikolojik çöküntü sebebiyle 40.000,00"ar TL manevi tazminatın hatalı doğumun gerçekleştiği 22/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar kendilerine atfedilecek kusur bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacılar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin dördüncü bendinin kaldırılarak yerine; "Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden reddedilen maddi tazminat talebi yönünden AAÜT 13. maddesi gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, yine vekalet ücretine ilişkin beşinci bendinin hükümden kaldırılarak yerine; "davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, her bir davacının reddedilen manevi tazminat talebi yönünden ayrı ayrı AAÜT 10/4,3. maddesi gereğince 2.180,00"er TL vekalet ücretinin (toplamda 6.540,00 TL"nin) davacılardan alınarak davalılara verilmesine, ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde düzeltilmesine, kararın kaldırılmasına karar verilen kısmı dışındaki yönlerinin aynen korunmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1) Bölge adliye mahkemelerinin duruşma yapmaksızın esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumuna dair karar verme usulü 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b-2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bölge adliye mahkemesi; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya kararın gerekçesinde hata edildiği durumlarda düzelterek yeniden esas hakkında karar verir. Bölge adliye mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar ise HMK’nın 359. maddesinde belirtilmiş olup buna göre kararda; 2. fıkrasında; "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin bentleri düzeltilerek, düzeltilen kısım dışında kalan kısımların aynen korunmasına yönelik karar verilmesi usule aykırıdır. Bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edildiği durumlarda öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, ardından yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekmektedir.
O halde, bölge adliye mahkemesince; HMK’nın 359/2 ve 353/1-b-2 maddelerindeki düzenlemeler de gözetilerek, esas hakkında taleplerin her biri bakımından tek tek hüküm kurulması gerekirken, bu husus gözardı edilerek ve tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bozmaya gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 13/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.