Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 26.04.1993 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden iş kazasına uğrayan işçinin, SGK Başkanlığı tarafından yapılan belirlemeye esas alınan 10.01.1993 tarihli SSK Bursa Hastanesi’nin raporunda sağ el 2. ve 3. parmakların MP ve PIP eklemlerinde tam extansion 30’ar derece kısıtlı ve tüm parmakların dip eklemlerinin ankloze ve 5.parmağın ampüte olduğu, 3. ve 4.parmakta ekstrensek fleksörlerin çalışmadığı, MP eklemlerden fleksiyonun gerçektiği,.deformetelerin kalıcı olduğu ve tedaviden fayda görmeyeceği belirlendiğinden SGK Başkanlığı tarafından sürekli iş göremezlik oranının, 05.01.1997 tarihinde kontrol kaydı ile % 13,3 olarak, 07.01.1997 tarihli SSK Bursa Hastanesi’nin raporunda ise sağ el yaralanmasına bağlı 2. ve 3. parmakların MP ve PIP eklemlerinde fleksiyonun olmadığı, 5.parmağın proksimal falankstan ampüte olduğu, sağ el 2.parmakta Mcp eklemde 30 derece ekstansiyon kontraktürünün olduğu, 3.parmakta DIP ve PIP eklemlerde 20 derece fleksiyon kontraktürünün mevcut olduğu, 4.parmağın fleksörlerinin çalışmadığı belirtildiğinden SGK Başkanlığı tarafından sürekli iş göremezlik oranının, kontrol kaydı gerekmeyeceği belirtilerek artma sebebiyle % 21,2 olarak belirlendiği görülmektedir.
Davacının 26.04.1993 günü iş kazası geçirdiği, 10.01.1993 tarihli Bursa Devlet Hastanesi’nin Sağlık Kurulu raporu ile, iş göremezlik oranının kontrol kaydı ile %13,3 olarak saptandığı, olayın SGK"ca 09.06.1995 tarihli müfettiş raporu ile iş kazası olduğunun kabul edildiği, davacının 22.05.2002 tarihinde manevi zararlarının giderilmesi için Bursa 2.İş Mahkemesi’nde 2002/641 Esas ve 2004/179 Karar sayılı dosyasında açtığı, davanın kısmen kabul edildiği ve Dairemizin 22.02.2005 tarihli ilamıyla onandığı, davacının bunun üzerine maddi zararlarının giderilmesi için 28.01.2005 tarihinde bu davayı açtığı ve davalı tarafça süresinde zaman aşımı def’iinde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Sürekli işgöremezlik nedeniyle uğranılan maddi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi, B.K."nun 125.maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Somut olayda, İş kazasının 26.04.1993 tarihinde meydana geldiği, % 13,3 maluliyet oranının 10.01.1993 tarihli; % 21,2 maluliyet oranının ise 01.01.1997 tarihli Bursa SSK Hastanesinin raporu ile belirlendiği, davanın ise 28.01.2005 tarihinde açıldığı açıktır. Davalının yöntemince zamanaşımı def’inde bulunduğu da ortada olduğundan Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince % 13,3 maluliyet oranı için 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu tartışmasızdır. Ancak, %21,2 maluliyet oranı 07.01.1997 tarihinde belirlendiğine göre, % 7,9 fark maluliyet oranı için dava tarihi olan 28.01.2005 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Yapılacak iş, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler (asgari ücretteki artışlar ) gözönünde tutularak % 7,9 fark maluliyet için yeniden hesap raporu almak, 4447 sayılı Yasanın Ek 38. maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre % 7,9 fark maluliyet için hesaplanan peşin sermaye değerini Kurumdan sormak ve bildirilen miktarı hesaplanan tazminattan indirmek ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.