Davacı, 20.4.1982-31.5.1985 tarihleri arasında esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine yaşlılık aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurumun tüm davacının sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava,davacının Kurum tarafından vergi kaydı olmadığı nedeniyle iptal edilen 20.04.1982-31.05.1985 tarihleri arasında zorunlu Esnaf Bağ-Kur sigortalı olduğunun tesbiti, aylık talebinde bulunduğu tarihi takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbiti,yaşlılık aylığını almaya hak kazandığı tarihten itibaren ödenmeyen aylıkların faizi ile birlikte ödenmesi ve 20.08.2005 tarihinden itibaren haksız olarak alınmaya devam eden primlerin faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlenmiştir.Bu durum Hukuk Genel Kurulunun 26.11.2008 tarih,2008/21-693 Esas ve 2008/713 Karar sayılı kararında da belirtilmiştir.
Davacının şahsi sicil dosyasının incelenmesinden,07.05.1985 tarihinde Kuruma verilen giriş bildirgesine istinaden,12.11.1980 tarihli vergi kaydı nedeniyle 20.04.1982 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının,12.11.1980-31.04.1981,28.01.1985-15.06.1987 ve 15.04.1996 -devam şeklinde vergi kaydı, 30.01.1985-devam şeklinde Esnaf ve Sanatkar Sicil Memurluğu kaydı,03.02.1981-devam şeklinde Esnaf ve Sanatkar Odası kaydı bulunmaktadır.Kurum tarafından davacının 20.04.1982-28.01.1985 tarihleri arasında vergi kaydı bulunmadığı nedeniyle bu döneme ilişkin sigortalılığı iptal edilmiştir.Bu durumda, davacının uyuşmazlık konusu dönem olan 20.04.1982-28.01.1985 tarihleri arasında vergi kaydı bulunmadığından zorunlu Bağ-Kur sigortalısı değildir. Ancak, dosyada mevcut hizmet döküm cetveline göre, davacının 20.04.1982-31.05.1985 tarihleri arasına yönelik primleri 29.05.1985 ödediği ve bu dönemde prim borcu bulunmadığı görülmektedir. Kurumun, davacı tarafından ödenen ve uyuşmazlık konusu dönemi kapsayan primleri tahsil edip uzun süre bu primleri kullandıktan sonra davacının sigortalılığını iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından ve davacının 03.02.1981 tarihinde başlayıp devam eden oda kaydıda dikkate alındığında yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yapılacak iş,davacının primleri tahsil edilen ve Kurum tarafından uzun süre kullanılan 20.04.1982-28.01.1985 tarihleri arasındaki sigortalılık sürelerini kabul etmek ve yaşlılık aylığı ile diğer taleplerini, kabul edilen bu süreler dikkate alınarak değerlendirip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.02.2009 gününde oy birliği ile karar verildi.