Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3. Kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere,hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı 3.kişinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı 3.kişi aynı dava dilekçesiyle davalı alacaklı aleyhine açmış olduğu istihkak davasında İstanbul 4.İcra Müdürlüğünün 2007/303,304 ve 2274 sayılı takip dosyalarından borçlu babasının borcundan dolayı iş yeri adresinde uygulanan hacizlerin kaldırılmasını istemiştir.Her bir haciz ayrı dava konusu olup,somut olayda 3 ayrı davanın varlığının kabulü gerekir.
3. kişi tarafından açılacak istihkak davasında davalı, kural olarak borçlu aleyhine icra takibinde bulunan ve haciz koyduran takip alacaklısıdır. Bu nedenle, davacı tarafından açılacak davada davanın takip alacaklısına yöneltilmesi gerekir. Ancak davacı 3. kişi dava dilekçesinde alacaklıyı davalı göstermemişse, yani, dava hasımsız açılmış ise bu durum davanın reddini gerektirmez. İcra Mahkemesince, yasal hasım durumundaki takip alacaklısına dava dilekçesi ve davetiye tebliğ edilerek taraf oluşumu sağlanır.
Bu nedenle, İstanbul 4.İcra Müdürlüğünün 2007/304 sayılı takip dosyasında yapılan haciz yönünden davalı gösterilmeyen takip alacaklısı olan A.R.T.’ye dava dilekçesi ve davetiye tebliğ edilerek davaya katılması gerekirken, bu dava yönünden husumetten ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
3-İstanbul 4.İcra Müdürlüğünün 2007/2274 sayılı takip dosyasından 21.02.2007 tarihli hacizle ilgili temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 4949 sayılı Yasanın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre; Yasa"nın yürürlüğe girdiği 30.7.2003 tarihinden sonra icra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.000.000.000 TL.’yi geçmesi gerekir.
İİK"na 4949 sayılı Yasa"nın 102. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca da; bu parasal sınır, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tesbit ve ilan edilen yeniden değerlendirme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların (on milyon TL.) 10.00 –YTL’yi aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
2006 yılında bu parasal sınır 3.120.00 YTL. olarak uygulanmıştır. Öte yandan 20.12.2006 gün ve 26382 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen Maliye Bakanlığı"na ait 364 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2007 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 7,8 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2007 yılında icra mahkemelerince istihkak davaları sonucunda verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 3.360.00. YTL.’sini geçmesi gerekir.
Somut olayda, temyiz konusu dava değeri 1.100.00 YTL’dir.
Bu durumda hüküm kesin nitelik taşıdığından temyiz dilekçesinin bu takip dosyası yönünden reddi gerekir.
4-İstanbul 4.İcra Müdürlüğünün 2007/303 sayılı takip dosyası yönünden yapılan incelemede ise;
Haciz İ.Ç. Caddesi 11/B B. –İ. Adresinde 21.02.2007 tarihinde davacı 3.kişi elinde gerçekleştirilmiştir.Borçlunun takip adresi A.B.Ş. Karşısı Kat:2 No:4/A M. adresidir.Borçluya ödeme emri bu adreste tebliğ edilmiş takip dayanağı bonoda da bu adres borçlu adresi olarak gösterilmiştir.Haciz uygulanan iş yeri adresi ise borçlunun takip yada ödeme emri tebliğ adresi değildir.Aksine haciz adresine ilişkin vergi kaydı ve kira sözleşmesi davacı 3.kişi adınadır.
Bu durumda İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi davacı yararına olup karine aksi yani haciz adresinin ve hacizli malların borçluya ait olduğu davalı alacaklı tarafından kanıtlanmalıdır.Haciz uygulanan iş yerinin davacı 3.kişi ve borçlu tarafından birlikte işletildiğine ilişkin tanık anlatımları soyut nitelikte olup karine aksini ıspata elverişli degildir.Alacaklı yanca haciz adresinin ve hacizli malların borçluya ait olduğu kanıtlanamadığından 3.kişinin açtığı davanın kabulü gerekirken isbat yükü ve kanıtlar yanlış değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.