Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 10.05.1992-01.10.2004 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava nitelikçe davacının davalı işyerinde 10.5.1992-1.10.2004 tarihleri arasında geçen hizmetinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işyerinde 10.09.2002-01.02.2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitiyle fazla istemin hak düşürücü süreye uğradığından ve kanıtlanmadığından reddine karar verilmiştir
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinden Kuruma yapılan bir hizmet bildiriminin bulunmadığı, Hizmet Cetvelinde 1.11.1994-31.1.1995 tarihleri arasında 90 gün başka işyerinde geçen çalışmalarının bulunduğu, İş Müfettişi 3.6.2004 tarihli raporunda davacının şikayetini geri alması nedeniyle yapılacak bir işlemin olmadığının bildirildiği, Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişinin davalı işyerinde yaptığı 20.9.2004 tarihli denetim tutanağında davacı ile davalı işverenin oğlu S.Ç. ın işyerinde fiilen çalıştığı ve tutankta davacının tekrar işe girişini 13.1.2004 olarak yazılıp davacı tarafından da imzalandığı, davacının 10.1.2001-30.10.2002 tarihleri arasında da Bağ Kur sigortalısı olduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde; yönetmeliKle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Somut olayda davacının 1.11.1994-31.1.1995 tarihleri arasında başka işyerinde geçen 90 günlük çalışması Kuruma bildirilmiştir. Bu durumda davacı 1.11.1994 tarihinde dava dışı başka bir işyerinde çalışmakla davalı işyerinde geçtiğini iddia ettiği çalışması bu tarihte kesintiye uğradığından 10.05.1992-31.10.1994 tarihleri arasındaki dönem için hak düşürücü süre nedeniyle verilen ret kararı doğrudur.
Davacının Bağ Kur sigortalılığı dışında kalan 1.2.1995-9.1.2001 ve 31.10.2002-1.10.2004 tarihleri arasındakı dönem yönünden ise;
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda dinlenen tanıkların yukarıda belirlenmiş şekilde resmi kayıtlara geçmiş ve davacı ile aynı dönem çalışmış kişilerden olduğu söylenemez . Öte yandan komşu işyeri tanıkları olarak dinlenen kişilerin çalışmaları kayıtlara geçen sigortalı çalışanlar olduklarına dair belgeler getirtilmeden beyanlarına itibar edilerek sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; komşu işyeri tanıkları olarak dinlenen tanıkların komşu işyerlerinde çalıştıklarını gösteren kayıtlarını getirtmek, kayıtlarının bulunmadığı veya çalışmalarının uyuşmazlık döneminin tümünü kapsamadığı hallerde davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek SGK. ilgili İl Müdürlüğünden gerekirse zabıtaca komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlar tesbit edilip beyanlarına başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve incelme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalı işverene iadesine, 12.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.