3. Hukuk Dairesi 2021/3174 E. , 2021/8195 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davacının katılma yolu ile istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; şirket hesaplarının bağımsız denetim firması tarafından incelenmesi üzerine, şirketin muhasebesinden sorumlu görevliler olan dava dışı ...ve... tarafından şirket hesaplarının suistimal edilmesi suretiyle kendi menfaatlerine ve şirket zararına iş ve işlemler yapıldığının anlaşıldığını, bu rapora göre şirketleri ile gerçekte hiçbir ticari bağı olmayan davalıya 144.944 TL ödeme yapıldığının tespit edildiğini, davalıya keşide ettikleri 18/01/2017 tarihli ihtarname ile bir mal ve hizmet alımı yapılmadığı halde hesabına gönderilen 144.944 TL’nin iade edilmesinin istenildiğini, ödeme yapılmayınca da davalı hakkında icra takibi yaptıklarını, davalının takibe haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının çalışanları olduğunu sonradan öğrendikleri dava dışı ...ve...’ın beğendikleri araçların bedelinin bir kısmını peşin, kalan kısmını ise vadeli olarak almak istediklerini belirttiklerini, dava dışı bu şahıslara toplam 9 adet araç satışı yapıldığını, dava dışı bu şahısların satın aldıkları araçların vadeli bakiye borçlarının ödeme zamanı geldiğinde çalıştıkları şirket olan davacı şirket hesabından tarafına ve diğer şirket ortağının şahsi hesabına ödemeler geldiğini, bunu dava dışı şahıslara sorduklarında ise şirket hesabından gelen paraların kendi maaş ve prim alacaklarına karşılık davacı şirket tarafından gönderildiğini beyan ettiklerini, tarafına gelen ödemelerin dava dışı şahıslara yapılan araç satışlarından kaynaklandığını ve sebepsiz zenginleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacı şirket adına mal veya hizmet kabul etmeye yetkili olmayan ..."e veya..."a bir kısım mal teslim edilmiş olmasının davacıyı borç altına sokmasının beklenemeyeceği ve şirket hesabından gönderilen paranın davalı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği, incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 144.944, TL alacağının bulunduğu, alacağın likit olmadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 144.944 TL asıl alacak yönünden davalının takibe vaki itirazının iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına; icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacı şirket çalışanları olan dava dışı ...ve... tarafından kendi adlarına alınan araçlara istinaden şirket hesaplarından ödemelerin yapıldığı, davacı şirket adına mal veya hizmet kabul etmeye yetkili olmayan ..."e veya..."a bir kısım mal teslim edilmiş olmasının davacıyı borç altına sokmasının beklenemeyeceği, bu durumda davacı şirket hesabından davalıya yapılan ödemelerin haklı bir sebebinin bulunmadığı dikkate alındığında, sebepsiz zenginleşen olarak davacıya karşı söz konusu zenginleşme tutarını ödemekle yükümlü olduğu anlaşılmakla, yeterli inceleme içeren bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınmasında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak alacağın likit ve hesaplanabilir olmasına rağmen, davacının icra inkar tazminatı talebi hakkında aksi gerekçe ile red kararı verilmesi nedeniyle istinaf konusu kararın bu yöndem usul ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf talebinin reddine, davacının katılma yolu ile istinaf talebinin kabulü ile yeniden esas hakkında; davanın kabulü ile 144.944 TL asıl alacak yönünden davalının takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile itirazın iptal edilen kısmı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; davacı şirketin hesabından davalının hesabına gönderilen paraların, davalı yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
(TBK"nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Sebepsiz zenginleşme davası açılabilmesi için malvarlıkları arasında doğrudan doğruya bir ilişkinin bulunması, yani bir ‘’malvarlığı kayması’’nın olması şartı da aranmaktadır.
Somut olayda; dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler, Bakırköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/552 E. 2019/630 K. sayılı kararı da incelendiğinde; davacı şirket çalışanları olan dava dışı ...ve...’ın otomotiv işi ile uğraşan davalıdan 9 adet araç alımı yaptıkları, bu araç alımına ilişkin bedellerin bir kısmını peşin ödedikleri, kalan kısmını ise davacı şirket hesabından kendi maaş ve prim alacaklarına karşılık olduğunu söyleyerek davalının hesabına gönderdikleri, bu dosya ve kesinleşen ceza dosyasında alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğu üzere davacı şirket ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki ya da alım satım ilişkisinin olmadığı sabittir. Ne var ki, davalı, davacı şirket çalışanı olan dava dışı bu
şahıslar ile araç alım satım ilişkisi kurmuş olup, dosya kapsamında da yer alan araç satış sözleşmelerinden de anlaşılacağı üzere dava dışı bu şahıslara 9 adet araç satışı yapmış ve bu araçlar dava dışı şahıslar ya da onların gösterdikleri kişiler adına tescil edilmiştir. Yine, ceza mahkemesi kararı incelendiğinde de görüleceği üzere, dava dışı şahısların işledikleri "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçunda davalı ile el ve işbirliği yaptıkları hususunda bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, dava dışı sanıkların bu suçtan aldıkları cezaların kesinleştiği de açıktır.
Bu durumda, davalı; araç alım satım ilişkisi nedeniyle dava dışı bu şahıslara araç devri edimini ifa etmiş olmakla, davacı şirket malvarlığı ile davalının malvarlığı arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilecekse, bu ancak davacı şirket ile dava dışı çalışanları arasında olabilir.
Ayrıca, davacı şirket ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişkinin de bulunmadığı açık olmakla, davacı şirketin dava konusu ettiği bedelleri davalıdan talep edemeyeceği nazara alınarak sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 13/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.