Davacı iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere kararın bozmaya uygun olmasına göre davacının aşağıdaki 3 nolu, davalının 2 nolu bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacı sigortalının davalı işverenin işyerinde meydana gelen iş kazasında % 4,30 oranında sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesi ile 500 .00 TL, 01.05.2007 tarihli ıslah dilekçesiyle 12.812.36. TL maddi tazminat,,başvurma ve peşin harç yatırmak suretiyle de 70.000.00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faiziyle tahsilini istemiştir.
Mahkemece 12.812 36 TL maddi tazminat ve 34.300.00 TL manevi tazminatın olay tarihinden yasal faiziyle tahsiline fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Olay tarihinde davalı işverene ait işyerinde çalışırken iş kazası geçiren davacının % 4,3 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, olayda davacının %30 davalı işverenin % 70 oranında kusurlu bulunduğu dosya içeriğinden ve bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır.
BK"nun 47. maddesinde hâkimin, bedensel bütünlüğün zedelenmesi halinde olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Olayın özelliklerinin neler olduğu konu ile ilgili 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebileceğinden hâkimin kararında bunları objektif ölçülere göre göstermesi gerekir. Manevi tazminatın miktarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilecek manevi tazminat tutarının uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletici nitelikte olması, zarara uğrayanda bir huzur duygusu oluşturmalı,niteliği gereği bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinerek zarara uğrayan için bir zenginleşme aracı olmamalıdır.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, tarafların kusuru,özellikle kazaya uğrayan işçinin iş göremezlik oranı ve yaşı olayın ağırlığı ve tarihi davacıda yaratılan elem ve üzüntü gibi diğer özelliklerde gözetildiğinde %4,3 maluliyete uğrayan davacı için hükmolunan manevi tazminatın çok yüksek taktir edildiği açıkça ortadadır.Davacı yönünden bir zenginleşme vasıtası olacak şekilde manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Öte yandan Yargıtay"ın temyiz edilen kararın bir kısmını onaması, diğer kısmını bozması halinde (kısmi onama ve kısmi bozma kararı) Yargıtay"ın kısmi onama (dolayısiyle kısmi bozma) kararı bozma kararı gibi işlem görür.Bu halde yerel mahkeme kısmi bozma kararına uyarsa kısmi bozma kararı gereğince inceleme yapar ve yeni bir hüküm verir. Mahkemenin, kısmi bozma üzerine yaptığı inceleme sonucunda verdiği yeni kararında eski kararının (kısmen) onanan (kesinleşen) bölümünü de aynen tekrarlaması yani yeni hükmüne alması gerekir.
Somut olayda mahkemenin 14.6.2007 tarihli kararında 12.812.36 YTL maddi tazminatın 18.6.2001 olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, maddi tazminat yönünden harç, avukatlık ücreti ile ilgili olarak verdiği karar bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olduğu halde son kararda bu alacağın hüküm dışı bırakılmış olmasıda usule aykırı olmakla kamu düzenine ilişkin bu husus resen nazara alınmalı hüküm bu nedenle de bozulmalıdır.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 17.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.