11. Hukuk Dairesi 2016/14092 E. , 2016/9507 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/05/2016 tarih ve 2014/316-2016/382 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili (... Holding A.Ş., ... ve ... adına) tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ...Ş grubu tarafından yüksek faiz garantisi ve paraların her istendiği an geri çekilebileceği sözü verilerek mevduat toplandığını, tahsilatın şirket adına çalışan ve bu işle görevlendirilen şirket temsilcileri tarafından yürütüldüğünü, müvekkilinin 14.000 DM yatırdığını karşılığında müvekkiline makbuz verildiğini, verilen makbuz altında kimin imzasının olduğunun belli olmadığı ve şirketi temsil ettiğine dair şirket kaşesinin olmadığı, müvekkili tarafından yatırılan paranın ... Holding"in hangi şirketine yapıldığının anlaşılmadığı, belgenin üzerinde sadece holding kaşesinin olması müvekkilinin şirket ortağı sayılamayacağını, müvekkilinin yatırmış olduğu parayı davalı şirketten istemesine rağmen vermediklerini, yapılan bu işlemlerin bankacılık, SPK, TK ve BK hükümlerine aykırı olduğunu iddia ederek müvekkilinin davalı şirketle ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığının tespiti ile müvekkili tarafından yatırılan 14.000 DM karşılığı olan 13.671,94 TL"nin şimdilik 6.500,00 TL"sinin davalılardan alınarak davacı müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili beyanlarında, davacı ile davalı şirket arasında herhangi bir ilişkinin mevcut olmadığını, davacı ile davalı şirketler arasında, davalı şirketin hukuki sorumluluğunu doğuracak herhangi bir sözleşmenin imza edilmediğini, davanın husumetten reddine karar verilmesini, bir an için davacı ile davalı şirket arasında ortaklık ilişkisi bulunduğu düşünülse bile, davacının hileye dayanarak sözleşmeyi bozmak istediği takdirde, BK"nun 31 maddesinde belirtildiği üzere bu hakkını sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren işleyen bir yıl içinde kullanması gerektiğini, davacının bu davayı yaklaşık 8 yıl sonra açmış olduğundan hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, müvekkilleri davalılar tarafından ortaklık durum belgesi veya tahsilat makbuzu adlı bir belgenin düzenlenmediğini, ayrıca şirket yöneticilerine karşı açılacak davalarda, şirket genel kurulunun "yöneticiler hakkında sorumluluk davası açılması yönünde bir kararın mevcut olmasının gerektiği ve böyle bir kararın mevcut olmadığı, aynı zamanda bu tür davalarda hüküm altına alınacak bedelin davacıya değil şirket tüzel kişiliğine ödeneceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme iddia savunma ve tüm dosya kapsamına göre davacının ... İnşaat Tarım Sanayi Ticaret A.Ş"nin ortağı olarak gözüktüğünü, bu durum karşısında ortak tarafından ortaklık aleyhine açılmış davanın söz konusu olduğunu, davanın bu yönüyle HMK. 17. madde hükmü uyarınca şirketin sicil adresindeki yer mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu yetki kuralının da kesin olduğu,davacı tarafın iddialarını dört davalıya birden yöneltildiği,davalılar aleyhine açılan davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, davalıların hukuki durumunun diğer davalıya usulünce ortak olunup olunmadığı olgusuna bağlı olduğu, biri hakkındaki hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunduğu ve birlikte görülmesi gerektiği, salt ... İnşaat Tarım San. Tic. AŞ. yönünden yetkisizlik kararı verilip diğer davalılar hakkında esas yönünden karar verilmesinin doğru olmadığı, buna ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 2009/12803 E, 2011/5264 sayılı kararının bu yönde olduğu gerekçesiyle Konya Mahkemeleri"nin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı vermiştir.
Kararı, davalılar ... Holding A.Ş, ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşıldığı üzere davacı, şirket ortağı olmadığı ve davalılarca kendisinden dolandırıcılık suretiyle para alındığını ileri sürmüştür. Her ne kadar mahkemece davacının, davada taraf olmayan ... İnşaat Tarım ve San. Tic. A.Ş."nin ortağı olduğu, ortaklık aleyhine açılan davanın şirketin sicil adresindeki yer mahkemesinde açılması gerektiği, davalı gerçek kişilerin de anılan şirketin yöneticileri olması ve davalılar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, biri hakkında verilecek hükmün diğer davalıyı etkileyecek olması nedeniyle gerçek kişi davalılar hakkında da davanın aynı yerde görülmesi gerektiğinden bahisle tüm davalılar hakkında yetkisizlik kararı verilmiş ise de anılan şirket davada taraf olmadığı gibi, dava tarihi itibarıyla davalı ...Ş’nin merkezinin ... olduğu ve gerçek kişi davalıların da yetki itirazında bulunmadığı görülmüştür. Bu itibarla, davalılar hakkında yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, diğer davalı ...Ş."nin hukuki durumu da davacının usulüne uygun olarak alınan para karşılığında şirket ortağı olup olmadığı hususuna bağlı bulunduğundan, mahkemece; davacı tarafça ibraz edilen belgede ismi geçen ... adlı şirketin davalılarla ilgisinin ne olduğu, yatırılan paranın bu davalılara aktarılıp aktarılmadığı incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemenin tüm davalılar hakkında yetkisizlik kararı vermesi doğru görülmemiş ve kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bir kısım davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.