Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde çalışırken 24.8.2003 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 24.08.2003 tarihinde geçirdiği kazanın 506 sayılı Yasa kapsamında iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının geçirdiği kaza sonucu maruz kaldığı hastalığı ile hizmet akdiyle çalışması arasında illiyet bağı kurulamadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı, 24.08.2003 günü davalı T.İnş.ve San.A.Ş.’ne ait S. BTC dolum tesislerinde yemekhane ve çay ocağının temizlik işlerinde çalışırken yemekhaneye damacanalarla su taşıdığı ve çamurdan korunmak için yere döşenen taşlara basarak yürüdüğü sırada bu taşlardan birine ayağının takılması sonucunda düştüğünü ve düşme sonucunda sağ ayağının burkulması sonrası geçirdiği muayene, tedavi ve ameliyat sonrası beden güç kaybına uğradığını ileri sürerek bu davayı açmıştır.
Sosyal Güvenlik hakkı kamu düzenine ilişkin olduğundan bu hakka ilişkin davalarda kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalar, daha çok tarafların dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda hakimin kararını(hükmünü) tarafların bildirmiş oldukları vakıalara dayandırılabilmesi için onların varlığına kanaat getirmiş olması gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olmayan vakıaları da hakim kendiliğinden inceleme konusu yapar. Bundan başka hakim tarafların ileri sürmedikleri vakıaları da kendiliğinden araştırıp kararını bu vakıalara dayandırabilir ve davanın ispatı için bütün delillere kendiliğinden başvurabilir. Bu ilke gereğince mahkeme olayın iş kazası olup olmadığının tespiti için özgürce uzman kişi ve kuruluşlardan görüş sormak suretiyle maddi gerçeği tesbit edip vicdani kanaatine göre karar vermelidir.
İş kazasının tanımını yapan 506 Sayılı Kanununun 11.maddesine göre; sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen ve sigortalıyı bedence ve ruhca arızaya uğratan olay iş kazasıdır.
Davacının davalı şirkete hizmet akdiyle giriş tarihi (işe giriş bildirgesinin tarihi) 25.08.2003 olmasına rağmen, davalı işveren şirkete ait revirin “protokol kayıt defteri”nin 185.sırasında, davacının 24.08.2003 tarihinde yemekhanede hizmetli olarak çalışırken geçirdiği, ayak ve diz burkulması nedeniyle işyeri hekimince muayene edildiği anlaşıldığından kaza tarihi olan 24.08.2003 tarihinde davacının davalı işverene ait işyerinde çalıştığı açıktır.
Davacıyı 24.08.2003 tarihinde muayene eden işyeri hekimi S.Y., yargılama sırasında talimatla tanık olarak verdiği beyanında davacıyı anımsadığını, işe girerken ambülans şoförü olarak çağrıldığı halde bu işi yapamayacak bir rahatsızlığı olduğunu, ancak bu rahatsızlığın ne olduğunu hatırlayamadığını, işe girdikten sonra çalışırken ayağının taşa takılıp düşmesi nedeniyle dizinde şişlik, ödem ve hareket kısıtlılığı şikayetiyle davacıyı muayene ettiğini ifade etmiştir. Öte yandan anılan kaza ile ilgili olarak düzenlenen SGK müfettişinin 07.10.2005 tarihli raporunda davacının iddiasını mahkeme ilamı ile kanıtlaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacının işe girmeden önce aldığı 20.08.2003 tarihli, A.-Y. Sağlık Ocağın’nca düzenlenen sağlık raporuna göre “haricen normal” olduğunun belirtildiği; S.1.İ.K. Devlet Hastanesinin 21.04.2004 tarihli raporunda davacının, sağ diz hareketlerinin kısıtlı olduğu, artrozkopi olduğu ve “romatoit artrit” tanısıyla fazla efor gerektirmeyen işlerde çalışabileceğinin belirtildiği ve Ç. Hastanesinin 12.03.2007 tarihli raporunda da davacının 22.12.2003 tarihinde sağ dizde ağrı, şişlik tanısıyla hastaneye geldiği ve hastaya iç, dış menisküs yırtığı tanıları konarak, “sinoviektomi (büyük eklemlerde), medial “artroskopik menisektomi”, lateral “artroskopik menisektomi” ameliyatları yapıldığı belirtildikten sonra, bu problemlerin düşme, burkulma, zorlama sonrası gelişebileceği, zeminde iltihabi ya da dejeneratif hastalık varsa bunların ilerleme hızını artırabileceği rapor edilmiştir.
Bu durumda, iş kazası olduğunun tespiti istenen kaza tarihinde davacının davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalışırken düştüğü ve sonrasında Ç. Hastanesi’nde ameliyat olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacının ameliyatını gerektirir anılan rahatsızlığı ile 24.08.3003 tarihinde işyerinde geçirdiği kaza arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Yapılacak iş, yukarıdaki bilgi ve belgeler doğrultusunda anılan düşme olayı ile davacının rahatsızlığı arasında uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi yönünde Adli Tıp Kurumu’ndan rapor almak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu açıklanan doğrultuda araştırma yapılmaksızın sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.