Davacı, murisi mehmet Ağ"ın davalılardan işverene ait işyerinde geçen ve eksik bildirilen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Uyuşmazlık,davacının Murisi M.A.’ın davalı işverenlerin ayrı ayrı işyerlerinde ayrı ayrı dönemlerde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesidir.
Davacı her iki işverene karşı tek dava dilekçesi ile dava açmıştır. Yasal olarak, birden fazla işveren hakkında ayni dava dilekçesi ile dava açılabilmesi için işverenler arasında zorunlu veya ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığının bulunması gerekir.
Zorunlu dava arkadaşlığı maddi hukukun (M.K., B.K.,T.T.K) bir hakkın birden fazla kişi tarafından dava edilmesini veya birden fazla kişiye karşı dava açılmasının öngördüğü durumdur. Somut olayda maddi yönden zorunlu dava arkadaşlığı (örneğin M.K."nun md.701.elbirliği mülkiyeti, B.K. 520 adi ortaklık) bulunmadığı gibi şekli yönden dava arkadaşlığı da (M.K.Md.242. M.K.Md. 702, İ.İ.K md.282) söz konusu değildir.
Bundan başka, zorunlu dava arkadaşlığı dışında kalan ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığının mümkün olduğu haller H.U.M.K."nun 43. maddesinde a) Dava konusu hak veya borcun ortak olması (B.K. Md.142. müteselsil borçluluk) b) Borçluların ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile birden çok kişi yararına borç yüklenilmiş olması c)Davanın ayni nedenden doğması (örneğin B.K.50 birden fazla kişinin haksız fiil sorumluluğu) olarak sayılmıştır. Somut olayda davalı işverenler arasında anılan maddede öngörülen nitelikte ihtiyari (isteğe bağlı) dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır.
Yapılacak iş; davalı işverenler arasında zorunlu veya ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından H.U.M.K."nun 46. maddesi uyarınca davalı M.T.a yönelik davanın ayrılması ve bu davaya İdil İnşaat A.Ş hakkında devam edilmesinden ibarettir.
Kabule göre de;
Davacı,murisi M.’in davalılara ait işyerlerinde işçi olarak çalıştığının tespitini istemiştir.
İstek, yazılı şekilde hüküm altına alınmış ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Gerçekten bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlemeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmadır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları yada komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise, açıklanan şekilde bir incelemenin yapılmadığı ortadadır.
Bu yönden yapılacak iş; yukarıda açıklanan şekilde davanın niteliğine uygun olarak inceleme yapılmakla birlikte, öncelikle işyeri ve işverenlere ait çalışma dönemini kapsayan davacı ile ilgili tüm kayıt ve belgeleri varsa ücret bordroları birlikte istenmeli, davacıya ait Sosyal Sigortalar Kurumu’nda bulunması gerekli şahsi sicil dosyası ile işyerinin Kurumda bulunan işyeri sicil dosyası eklenmeli ve çalışma dönemini kapsayacak şekilde işyerinden Sosyal Sigortalar Kurumu’na bildirilen dönem bordrolarının tümü de dosyaya eklenmelidir.Dava dosyasına eklenen ve yukarıda belirtildiği üzere işyerinde kayıtlı bordro tanıkları, bunların tesbit edilememesi halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar dinlenmelidir.
Davanın niteliği dikkate alınarak gerektiğinde resen yapılacak araştırma ve incelemeler ile çalışmanın niteliği ve süresi saptanmalı, gerektiğinde iş ve sosyal güvenlik hukuku konusunda uzman bir bilirkişiden varsa çalışma dönemleri ve bildirimsiz sürelere ait çalışma ücreti ve dönemlerini gösterir, yöntemince raporda alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Söz konusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddesi hükümleri dikkate alınmadan eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.