3. Hukuk Dairesi 2017/12080 E. , 2017/7226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalı tarafından, müvekkili olan davacı aleyhine, murise ait olduğu ileri sürülen banka hesabından para çekildiği iddiası ile ve bu paranın tahsili amacı ile icra takibi yapıldığını, davacının, davalının babası ile 2007 yılından itibaren birlikte yaşamaya başladığını ve onun hastanede öldüğü 06/12/2012 tarihine kadar her türlü bakım ve iaşesini yaptığını, tüm masraflarını karşıladığını, muris Erol ile davacının Bahçelievler"de Akbank Şubesine birlikte hesap açtıklarını ve bu hesabı zaman zaman birlikte, zaman zaman da tek olarak kullandıklarını, davacının biriktirdiği paraları müşterek hesaba yatırdığını ve bu hesabından müteveffanın ölümüne kadar tüm masraflarını yaptığını, bu nedenle de yapılan takibin haksız olduğunu beyan ederek, davacının aleyhine yapılan bu takip nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı tarafından bankadaki hesabın çekilmesi suretiyle tamamen boşaltılarak kapatıldığını, ortak hesaplardaki paranın tamamı murise ait olduğundan, bu paranın terekeye dahil edilebilmesi adına davacı aleyhine icra takibine başlanıldığını, ortak hesaptaki payların aksi ispat edilmedikçe taraflar arasında eşit olduğunu, ancak hesaplardaki tüm paranın murise ait olduğundan ve davacı tarafından bu hesaplara yatırılan herhangi bir meblağda bulunmadığından davacı ile murisin paylarının eşit olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; gerek ortak hesaptaki para gerekse murisin kendi hesabındaki paranın davacı tarafça murisin ölümünden önce çekildiği ve bir kısmının davacının kendi hesabına aktarıldığının banka kayıtları ile sabit olduğu, murisin de, paraların çekildiği tarihten sonra, 06/12/2012 tarihinde öldüğü gözönüne alındığında, ölümünden önce davacı tarafından yapılan bu işlemlerin kötü niyetle yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesini yapan,dairemizin 24.02.2015 tarih, 2015/589 esas, 2015/2838 karar sayılı ilamı ile "muris ile davacı adına açılan ortak hesaplarda davacının tek başına hareket ve tasarruf etme hakkı bulunduğu, hesaplar üzerindeki muris ile eşit hakka sahip olduğu , bu nedenle kendi payına isabet eden miktarlar nedeniyle davalı tarafa borçlu
./..
-2-
olmadığı, ancak murisin payına isabet eden miktar yönünden murisin vekili olarak hareket ettiğinin kabulü zorunlu olduğundan ve murise sağlığında çekilen paralarla bir takım harcamalar yaptığı iddia edildiğinden, bu konuda davacının vekil olarak hesap verme yükümlülüğü bulunduğu da gözetilerek bu konudaki delillerin toplanarak varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın tümden reddi" doğru görülmediği” belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile davacının Bakırköy 2.İcra Müdürlüğünün 2013/8818 E. Sayılı takip dosyasından davalı tarafından aleyhinde yapılan icra takibinde asıl alacak olan 116.918,90TL"nin 1/2"si olan 58.459,45TL borçlu olmadığının tespiti ile 58.459,45TL"nin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı tarafından davacıya geri ödenmesine karar verilmiş,hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davacının tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Hüküm tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"nun 26.maddesine göre; ""Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.""
Somut olayda davacı dilekçesi ile; Bakırköy 2. İcra Müdürlüğünün 2013/8818 E. Sayılı takip dosyası ile hakkında yapılan takibin haksız olduğunu beyan ederek, davacının aleyhine yapılan bu takip nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş iken, mahkemece HMK"nun 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde, talep aşılarak 58.459,45TL"nin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı tarafından davacıya geri ödenmesine de karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece; HMK"nun 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine dikkat edilmeden yanılgılı değerlendirme ile yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm,davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.