Davacı, davalı işveren nezdinde 15.10.1997-23.10.2003 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekilince tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 15.10.1997-23.10.2003 tarihleri arasında Menteşe Köyü İlköğretim okulunda hizmetli olarak çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının Okul Aile Birliğince işe alınıp çalıştırıldığı, ücretin Birlik tarafından ödenip, Birliğin işçisi olduğu ve çalışılan sürenin dava açıldıktan sonra davalı kuruma bildirilip primlerinin ödendiği, resmi kurumların kayıt dışı işçi çalıştırması mümkün olmadığından Milli Eğitim Bakanlığına yönelik davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının ihtilaf konusu olan dönemde dava dışı Ant Mühendisliğe ait işyerinde 1.8.1998-30.6. 1999 tarihleri arasında 176 gün süre ile çalıştığı ve dava 6.1.2005 tarihinde açılmakla 1.8.1998 tarihinden önceki döneme ilişkin istemin hak düşürücü süreye uğradığı, davacının Okul - Aile Birliğince 12.10.1999 tarihli kararla işe alındığı, diğer işyerinden çıktığı 30.6.1999 tarihi ile 11.10.1999 tarihi arasında okulda hizmetli olarak çalıştığını gösteren bir delil bulunmadığı, davacının şikayet etmesi üzerine Çalışma Bakanlığınca yapılan teftiş sonucu davacının 12.10.1999-23.10.2003 tarihleri arasında ilköğretim okulunda hizmetli olarak çalıştığının tesbit edilmesi üzerine dava açıldıktan sonra davacının bu çalışmasının davalı kuruma bildirilerek primlerinin ödendiği anlaşılmaktadır.
Davacının işvereni olan Okul-Aile Birliği 14.6.1973 tarihli 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu"nun 5257 sayılı Kanunla değişik 16. Maddesine göre hazırlanan Milli Eğitim Bakanlığı Okul- Aile Birliği Yönetmeliğine göre kurulmuştur.
Somut olayda ihtilafın çözümlenmesi için Okul-Aile Birliklerinin tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığının tartışılması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 47. Maddesinde tüzel kişiliğin tanımı şu şekilde yapılmıştır. " Başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümleri uyarınca tüzel kişilik kazanırlar"
Türk Medeni Kanunu"nun açık hükmünden hareket edildiğinde Milli Eğitim Bakanlığı Okul- Aile Birliği Yönetmeliğinde Birliğin Özel Hukuk Tüzel Kişiliği veya Kamu Tüzel Kişiliği olduğu yönünde bir hüküm bulunmadığından örgütlenmiş bir kişi toplululuğu olmalarına rağmen Okul-Aile Birliklerinin tüzel kişiliklerinin bulunmadığının, bu durumda tüzel kişiliği bulunmayan Okul-Aile Birliklerinin yasal temsilcisinin Milli Eğitim Bakanlığı olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca da davanın Milli Eğitim Bakanlığına yöneltilmesi doğrudur.
Yapılacak iş; davanın doğru hasma yöneltildiğinin kabulüyle, 15.10.1997-31.7.1998 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin hakdüşürücü süreden, 1.8.1998- 30.6.1999 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin davacının başka bir işverene ait işyerinde çalıştığından esastan, 1.7.1999- 11.10.1999 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin ispat edilemediğinden reddine karar vermek, 12.10.1999-23.10.2003 tarihleri arasındaki döneme ilişkin çalışma dava açıldıktan sonra davalı Kuruma bildirilmekle konusu kalmadığından bir dönem istemle ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına, bu dönemle ilgili dava açılmasına davalı Bakanlık ve davalı Kurum sebebiyet verdiğinden tarafların davadaki haklılık oranına göre avukatlık ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasa"ya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 2.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.