Davacı, 2006/313 sayılı takibin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davalı kurumca 1.5.1999- 31.12.2000 tarihleri arasındaki dönemle ilgili prim bildirgelerinin verilmesi nedeniyle davacı şirkete tahakkuk ettirilen idari para cezası nedeniyle yapılan takip sonucu davacıya çıkarılan 7.8.2006 tarihli 313 sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Dava, Kurum tarafından resen tahakkuk ettirilen idari para cezası ve gecikme zammının iptali istemine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak 5655 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ile değişik 506 sayılı Yasa"nın 140/4. maddesidir. Anılan maddeye göre idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edileceği, itirazın takibi durduracağı, kurumca itirazın reddedilmesi halinde kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurulabileceği, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezasının kesinleşeceği belirtilmiştir.
Süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa"nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa"da gösterilmiştir. 506 sayılı Yasa"nın 80/7. maddesinde kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa"nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa"nın 58/1.maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği bildirilmiştir. Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tesbit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa"da İİK."nun 72.maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK."na nazaran özel bir yasa olup uygulama önceliğine sahiptir. (Yargıtay HuKuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları)
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı Kurumca davacı şirket hakkında 21.3.2003 tarih ve 35443 sayılı işlemle 1.5.1999-31.12.2000 tarihleri arası döneme ilişkin prim bildirgelerinin verilmemesinden dolayı asıl ve gecikme zammı tutarı toplam 5.404,05 TL idari para cezası tahakkuk ettirilip 2.4.2003 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 8.4.2003 tarihinde süresinde komisyona itirazda bulunduğu itirazının reddedilip 5.6.2003 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, davacı şirketin bu karara karşı o tarihte yürürlükte bulunan yasal prosedür gereği itirazda bulunmayarak sözkonusu idari para cezasının kesinleştiği, davalı Kurumca 7.8.2006 tarih ve 2006/313 sayılı ödeme emri ile davacıdan aynı dönem olan 1.5.1999-31.12.2000 tarihleri arasına ilişkin prim bildirgelerinin verilmemesinden dolayı asıl ve gecikme zammı tutarı toplam 10.180,07 TL nin istendiği ve davacı şirkete 29.8.2006 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.
Somut olayda davacı davalı kurumca hakkında tahakkuk ettirilen idari para cezasına, karşı yaptığı itirazın reddine ilişkin Kurum itiraz Komisyonu kararının iptali için süresinde ve olay tarihinde yürürlükte bulunan yasal prosedür gereği dava açmamış, sonradan kurumun aynı gerekçeyle düzenlediği ödeme emrine karşı iş mahkemesinde itiraz ve iptal davası açmıştır. Davacının öncelikle söz konusu idari para cezasına karşı kurum itiraz komisyonunun verdiği ret kararı üzerine ilgili mahkemeye itirazda bulunup, bu yasal süreci işletip kurumca idari para cezasına konu olan işlem nedeniyle ödeme emri düzenlenip takip başlatılması halinde de tebliğinden itibaren yedi gün içersinde de bu davayı açması gerekirdi.
Davacı Kurum İtiraz Komisyonunun ret kararının tebliğine rağmen idari para cezasının iptali yönüne gitmeyerek kesinleşmesine neden olmakla, sonradan kurumun söz konusu idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlediği ödeme emrine karşı iş mahkemesinde açtığı ödeme emrinin iptali ve menfi tespit davasının dinlenebilmesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca mahkemece davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.