Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13975
Karar No: 2017/7258
Karar Tarihi: 16.05.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/13975 Esas 2017/7258 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/13975 E.  ,  2017/7258 K.

    "İçtihat Metni"


    Davacı ... ile davalılar 1-)..., 2-)... aralarındaki elatmanın önlenmesi davasına dair .... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16/10/2014 günlü ve 2014/121E.-2014/726K. sayılı hükmün Bozulması hakkında dairece verilen 29/02/.2016 günlü ve 2015/5183E.-2016/2710K. sayılı ilama karşı davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
    Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I


    Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında açıklanan gerekçelere göre düzeltme dileğinde ileri sürülen sebepler HUMK.nun 440.nci maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymadığından vaki düzeltme isteğinin REDDİNE ve 270.00 TL para cezası ile 4.60.TL bakiye karar düzeltme harcının düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydettirilmesine, 16/05/2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    (Muhalif) (Muhalif)





    KARŞI OY YAZISI

    Davacı vekili, davacı ile dava dışı Onur"un adi ortaklık kurduklarını, davalıların Onur"un annesi ve babası olduklarını; davalıların, iş yerini işgal ettiklerini, davacının iş yerine girmesini engellediklerini, davacının değiştirdiği kilidi kırdıklarını, haklarında kamu davaları açıldığını, davacının çalışma hürriyetini engellediklerini ileri sürerek; el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, adi ortaklığın ortaklarının davacı ve dava dışı Onur olduğunu, Onur"un A.B.D. de okuduğunu, davalılara işletme ve idare konusunda vekalet verdiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; davaya konu iş yerinde davacının babası ... ve annesi ..."ün bulunmak suretiyle iş yerinin faaliyetlerini yürüttükleri, iş yeri ortaklarından olan Muhammed....."ün verdiği vekaletnameye dayanarak anne ve babası olan davalıların da bu iş yerinin faaliyetine katılmak istedikleri, davacı ile ortağı olan Muhammed Onur arasında düzenlenen adi ortaklık sözleşmesinde adi ortaklığın yönetiminin belirli bir kişiye bırakılmadığı; bu itibarla, adi ortaklık bulunan iş yerinde davacı kadar davalıların çocukları olan Muhammed Onur"un da hakkının bulunduğu, Muhammed....."ün vekalet vermesi sonucu anne ve babası olan davalıların da iş yerinde aynı oranda faaliyette bulunma hakları olduğu; davacının, kendi anne ve babasının iş yerinde faaliyette bulunmalarına müsaade ederek ortağının anne ve babası olan davalıların iş yerinde faaliyette bulunmalarının engellenmek istemesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu; bunun hukuk tarafından himaye görmeyeceği; davalıların, iş yerinin adi ortağı olan oğulları Muhammed..... adına vekaleten iş yerinde faaliyette bulunmak istemelerinin iş yerine haksız el atma niteliğinde olmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 29.02.2016 gün ve 2015/5183 Esas-2016/2710 Karar sayılı ilamı ile "....Davada; dava dışı ortağın anne ve babasının, iş yerine gelerek, davacının çalışmasını engelledikleri, davacıyı rahatsız ettikleri, huzursuzluk çıkardıkları iddia edilerek; davalıların el atmalarının önlenmesi talep edilmiştir. Mahkemenin gerekçesinde, davacının ailesinden olan kişilerin iş yerine geldiklerine göre diğer ortağın annesi ve babası olan davalıların da gelmeye hakları olduğu belirtilmektedir. Oysa, davacının aile üyelerinin iş yerine gelerek verdikleri bir rahatsızlık ya da yaptıkları bir müdahale var ise, bu ayrı bir davanın konusu olacaktır. Diğer bir anlatım ile, davacının ailesinin varsa olumsuz davranışları davalıların da iş yerinde huzursuzluk çıkarmalarını haklı göstermez. Ayrıca, dava dışı ortağın davalılara verdiği vekaletnameler de davalıların diğer adi ortak olan davacının çalışmasına müdahale etmelerinin dayanağı olamaz. Zira, bu durumda, adi ortaklığa konu iş yerinin ekonomik olarak işletilmesi, gelir gider kayıtları kontrolden çıkar adeta kaosa sürüklenir. Mahkemece, davacının iddiasının üzerinde durulması, davaya konu olay ile ilgili diğer dava dosyalarının da incelenmesi, davalıların davacının iş yerinde çalışmasına müdahalede bulunup bulunmadıklarının, adi ortaklığın işleyişine ve iş yerinin faaliyetine zarar verip vermediklerinin belirlenmesi, bundan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile davanın reddedilmesi doğru görülmemiş..." gerekçesi ile bozulmuştur.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 620. maddesi "Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleşmeyi üstlendikleri sözleşmedir." denilmiştir.
    Maddenin lafzından anlaşıldığı üzere, adi ortaklık, emeklerini veya araçlarını herhangi bir müşterek amaç doğrultusunda birleştirerek, bu amaca ulaşma konusunda birlikte çaba göstermeyi sözleşmeyle birbirlerine karşı yüklenen kişilerce oluşturulan, tüzel kişiliği bulunmayan bir kişi topluluğudur.
    ./..

    Doktrinde adi şirket –ortaklık-, sözleşmeyle kurulan ve bir müşterek amacın elde edilmesine hizmet eden kişi birliği olarak tanımlanmaktadır (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku. İstanbul 2003. s. 26). Bu tanımlardan adi şirketin –ortaklığın- unsurları; kişi, sözleşme, katılım payı, amaç, affectio societatis (müşterek gayeye ulaşmak için birlikte çalışmak unsuru) şeklinde belirtilebilir (Barlas, Nami, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, İstanbul, 1998 s.13). Bir adi ortaklığın varlığından bahsedilebilmesi için bu unsurlara ilaveten, ortakların müşterek gayeye ulaşmak için çaba ve özen göstermek zorunluluğu bulunmaktadır.
    Adi ortaklık bir kişi birliği olmakla, temel unsuru kişidir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için, iki ya da daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesi gerekmektedir.Niteliği gereği, adi ortaklıklar kişi ortaklıklarına dahildir, ortakların şahsı belirleyicidir. Adi ortaklık sözleşmesi iç ilişkide karşılıklı güvene ve iyiniyete dayanmaktadır. Ortaklar öteki sözleşmelerden tamamen farklı olarak, emeklerini ve sermayelerini ortak bir amaç için birleştirdiklerinden, aralarında sıkı bir işbirliği kurulmakta ve güvene dayanan bu işbirliği ilişkisi nedeniyle ortaklar birbirlerinin vekili gibi, ortaklık işlerinden dolayı özenle hareket etme, ortakları zarara uğratmamakla yükümlü tutulmuşlardır.
    Adi ortaklığın varlığından söz edebilmek için ortakların müşterek bir amaç etrafında toplanmış bulunmaları yeterli değildir. Ortakların ayrıca, ortaklığın amacının gerçekleşmesine yönelik faaliyetlere katılmayı, bu yolda diğer ortaklarla işbirliği yaparak, onlarla birlikte çaba sarf etmeyi de üstlenmiş olmaları gereklidir. Amaç ortak araç veya güçlerle izlenmeli, taraflar amacın izlenmesinde birlikte etkin olmalıdırlar. Her bir ortak şu veya bu şekilde amacın gerçekleşmesine katkıda bulunmak zorundadırlar. Birlikte çaba yükümlülüğü bir yan edim yükümü olmayıp, asli edim yükümü durumundadır ve adi ortaklığın sürekli borç ilişkisi karakterine uygun olarak, süreklilik arz etmelidir.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde ; davacı, dava dışı ortağın anne ve babasının, iş yerine gelerek, çalışmasını engelledikleri, kendisini rahatsız ettikleri, huzursuzluk çıkardıkları iddia edilerek; davalıların el atmalarının önlenmesi talep etmiştir. Davacı, dava dışı kişiyle yaptığı adi ortaklık sonunda dava konusu işletmeyi işletmektedir. Dava dışı ortak bizzat adi ortaklığa katılmamakta, onun yerine davalı anne ve baba Onur"un verdiği vekaletnameye istinaden adi ortaklık konusu işletmeyi işletmektedir. Vekaleten işyerini işleten davalılar ise davacının işyerine girmesini engellediklerine göre, davacı ve dava dışı ortak arasındaki işbirliği, birlikte çaba, karşılıklı güven ilişkisi ortadan kalktığının kabulü gerekir. Bu durumda davacı, diğer ortağın, adi ortaklığın unsurlarını ihlal ettiği gerekçesiyle dava dışı ortağa karşı, ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep etmesi gerekirken eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır.
    Mahkemece, davanın yukarıda belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de sonuç itibariyle davanın reddi kararı doğrudur.
    Bu nedenle, Sayın çoğunluğun davalıların kararın düzeltilmesi talebinin reddine ilişkin görüşüne katılmıyorum. Karar düzeltme talebinin kabulü ile kararın gerekçe değiştirilerek onanması gerektiği görüşünde olduğumuza dair karşı oyumuzdur. 16.05.2017









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi