3. Hukuk Dairesi 2016/18079 E. , 2017/7264 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların İnegöl Aile Mahkemesinin 2013/58 esas 2014/121 karar sayılı dosyası ile boşandıklarını, davacı için aylık 150 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalının oto yıkama, kiralama işi kurduğunu, kendi adına kayıtlı olmayan araçları kiraya verdiğini ileri sürerek müşterek çocuk .... için aylık 150 TL olan iştirak nafakasının 700 TL"ye, davacı için aylık 150 TL yoksulluk nafakasının 300 TL"ye yükseltilmesine ve belirlenecek nafakanın her yıl ÜFE/TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, müşterek çocuk Bilal için takdir edilen aylık 150 TL iştirak nafakasının aylık 700 TL ye,davacı için takdir edilen aylık 150 TL yoksulluk nafakasının aylık 300 TL ye yükseltilmesine, nafakaların her yıl TÜİK" in uyguladığı ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Türk Medeni Kanununun 176/4.maddesi gereğince, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyeti gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
TMK."nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması da gerekmektedir.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; tarafların boşandıkları, müşterek çocuk ve davacı için ayrı ayrı aylık 150"şer TL nafakaya hükmedildiği, kararın 15.01.2015 tarihinde kesinleştiği,eldeki davanın ise 18.01.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflara ilişkin yapılan sosyo ekonomik durum araştırmasında; davalının ... Yıkama isimli iş yerini işlettiği, bu işletmeden aylık 15.000 TL gelirinin olduğu, kendi evinde kira ödemeden kaldığı, müşterek çocuğun 2007 doğumlu oldukları anlaşılmıştır .
Mahkemece, yoksulluk ve iştirak nafakasının hakkaniyete uygun olarak davalının boşandıktan sonra gelirinde oluşan büyük artış nedeniyle TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmadığı, daha fazla artırım yapıldığı tespit edilmiş ise de dosya içerisinde bulunan davalının sosyal ve ekonomik durum araştırmasının tam olarak gerçeği yansıtmadığı, araştırmada bilgisindan yararlanılan kişilerin kim oldukları anlaşılmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece, davalının sosyal ekonomik durumunun kolluk aracılığıyla, tam olarak tespit edilmesi, söz konusu bölgede bulunan benzer işletmelerin gelirlerininde araştırılarak, gerekirse işletmenin vergi kayıtları da getirtilerek sonucu dairesinde yoksulluk ve iştirak nafakası takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/05/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.