Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1488
Karar No: 2021/436
Karar Tarihi: 03.02.2021

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/1488 Esas 2021/436 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/1488 E.  ,  2021/436 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Asıl ve birleşen davalarda davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, asıl ve birleşen davalarda davalılar ... ve ... aleyhine 25/05/2012, 01/04/2013, 19/11/2012, 25/09/2013 günlerinde verilen dilekçeler ile muvazaa nedeniyle araç mülkiyetinin tespiti ve tapu iptal tescil istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece asıl ve birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/156 esas sayılı dosyasında davanın reddine, birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/598 esas sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebinin husumet nedeniyle reddine, birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/598 esas sayılı dosyası ve birleşen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/441 esas sayılı dosyasında ecrimisil talebinin kabulüne, birleşen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/441 esas sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebinin kabulüne dair verilen 29/12/2015 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacılar ... ve ... vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 15/10/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine 17. Hukuk Dairesinde duruşmalı temyiz eden davacılar vekili Avukat... ile karşı taraftan davalılar vekili Avukat ... geldiler Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın 4. Hukuk Dairesine iş bölümü kararı uyarınca intikalinden sonra görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm, davacılar ... ve ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2) Davacılar ... ve ...’ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Asıl ve birleşen davalar muvazaa nedeniyle araç mülkiyetinin tespiti ve tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/156 esas sayılı dosyasında davanın reddine, birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/598 esas sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebinin husumet nedeniyle reddine, birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/598 esas sayılı dosyası ve birleşen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/441 esas sayılı dosyasında ecrimisil talebinin kabulüne, birleşen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/441 esas sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebinin kabulüne karar verilmiş; hüküm asıl ve birleşen davada davacılardan ... ve ... vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Asıl ve birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/156 esas sayılı dosyasında davacılar vekili, davacılar ... ve ... ile davalı ...’ın kardeş olduklarını, muris babaları...’ın sağlığında Ulus-Balgat hattında 06 AR 013 plakalı(yeni plaka 06 J 1386) minibüsü işlettiğini, bu minibüsü ve hattını muvazaalı olarak oğlu olan davalı ...’a devrettiğini, bu devrin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını belirterek, muvazaalı yapılan araç satışının davacıların miras hisseleri oranında iptali ile adlarına tescilini, muvazaalı işlem nedeniyle uğranılan hak kaybına ilişkin olarak maddi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
    Birleşen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/441 esas sayılı dosyasında davacı vekili; muris...’ın Ankara/..., 25 Mart Mahallesi, FSM Bulvarı, Atakent Sitesi C1 Blok No:158/10 adresindeki bağımsız bölümü ...’ın öz kızı olan davalı ...’ye satış suretiyle devrettiğini, ardından muvazaalı işlemi güçlendirmek için dava konusu evin yakın ahbapları olan ...’a satıldığını, daha sonra dava dışı ... tarafından bu taşınmazın tekrar davalı ...’ye devredildiğini, bu devir sırasında ...’a vekaleten ... tarafından taşınmazın davalı ...’ye satıldığını, taşınmaza ilişkin tüm resmi belgelerin davalının babası ... adına olduğunu, muris tarafından taşınmazın davalıya satış yoluyla devredildiği tarihlerde davalının sabit bir geliri olmayıp satış bedelini ödeyebilecek maddi gücü olmadığını, murisin de bu taşınmazı satmaya ihtiyacının olmadığını, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırmaya yönelik olup muvazaalı olduğunu belirterek Ankara/... 25 Mart Mahallesi, FSM Bulvarı, Atakent Sitesi C1 Blok No:158/10 adresindeki bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras hissesi oranında davacı adına tescilini, muvazaalı işlem nedeniyle uğranılan maddi zarara ilişkin olarak tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
    Birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/598 esas sayılı dosyasında davacı vekili; muris...’ın Ankara/... 25 Mart Mahallesi, FSM Bulvarı, Atakent Sitesi C1 Blok No:158/10 adresindeki bağımsız bölümü davalı oğlu ...’a sattığını, daha sonra davalı tarafından üçüncü bir kişiye satıldığını, ancak taşınmazda halen davalının evli olan kızı ...’nin oturduğunu, taşınmazın davalı tarafından hemen üçüncü kişiye satılması ile davalının öz kızının bu taşınmazda ikamet etmesinden devrin muvazaalı olduğunun ve davacıdan mal kaçırma amaçlı olduğunun anlaşıldığını belirterek Ankara/... 25 Mart Mahallesi, FSM Bulvarı, Atakent Sitesi C1 Blok No:158/10 adresindeki bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras hissesi oranında davacı adına tescilini, muvazaalı işlem nedeniyle uğranılan maddi zarara ilişkin olarak tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davalılar dava konusu işlemlerin bedeli karşılığında yapıldığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu’nun 289. maddesi gereğince bağışlama iradesi ve malın bağışlanana teslimi ile menkul malların mülkiyetinin geçtiği, dava konusu minibüsün trafikte kayıtlı olsa da mülkiyetin devrinin tapulu taşınmaz gibi düşünülemeyeceği, resmi şekil şartının üçüncü kişilere sorumluluk açısından önemli olduğu, gerçekte bağışlanan motorlu bir taşıtın satış gibi gösterilmesinin geçerli olduğu gerekçeleriyle asıl ve birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/156 esas sayılı davasının reddine; dava konusu olan taşınmazın muris... adına kayıtlı iken 19/08/2002 tarihinde torunu olan davalılardan ...’ye devredildiği, daha sonra bu taşınmazın davalılardan ... tarafından dava dışı ...’a, ardından dava dışı ... adına vekaleten davalılardan ... tarafından da tekrar davalılardan ...’ye devredildiği, ancak taşınmazın bu süreçte davalılardan ...’ın zilyetliğinde kaldığı, tapu kaydını iyiniyetle iktisap ilkesinden yararlanabilmek için taşınmazın dava dışı ...’a devredildiği, bu taşınmazın muris tarafından davalılardan ...’ye devredildiği sırada bedelin ödenmesi hususuna ilişkin beyanların çelişkili olduğu, 01/04/1974 tarihli İBK’ya göre murisin gerçek iradesinin bağış olduğu, taşınmaz üzerindeki devirlerin muvazaalı olduğu, davalılardan ...’ın tapu kaydında hiç malik olmadığı gerekçeleriyle birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/598 esas sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebinin husumet nedeniyle reddine, birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/598 esas sayılı dosyası ve birleşen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/441 esas sayılı dosyasında ecrimisil talebinin kabulüne, birleşen Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/441 esas sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebinin kabulüne karar verilmiştir.
    İddianın içeriği ve özellikle ileri sürülüş biçiminden, asıl ve birleşen davaların gerek diğer mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik muris muvazaası, gerekse olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 18. maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal sebebine dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır.
    Asıl ve birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/156 esas sayılı dosyasına konu olan araç, trafikte muris... adına kayıtlı iken, muris tarafından 03/02/1986 tarihinde davalılardan ...’a devredildiği ve trafik kaydında da davalılardan ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesi “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir” şeklinde düzenlenmiştir.
    Yapısı itibariyle bir taşınır mal olmasına karşın, trafikte kayıtlı aracın mülkiyetinin geçişi bir taşınır, hatta taşınmazdan daha farklı bir hukuki düzenlemeye tâbi tutulmuştur. Bu düzenleme tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin devir tarihi itibariyle görevli resmi makâmlarca yapılacağı şeklinde belirtilmiştir.
    Böyle bir sözleşmenin geçerli olmasının resmi biçim koşuluna bağlı olduğu ve kanun koyucunun, bir aracın mülkiyetinin geçişi için resmi sözleşme yapılmasını zorunlu kıldığı kuşkusuzdur. Diğer bir deyişle devir işleminin hukuki sonuç doğurması için, o sözleşmenin resmi biçimde yapılması geçerlilik koşuludur (6098 sayılı Kanun’un 12/1, 818 sayılı mülga Kanun’un 11/2. maddeleri ve 2918 sayılı Kanun"un 20/d maddesi). Ancak bu hâlde yanların iradelerine hukuki sonuç bağlanabilecektir.
    Görüldüğü gibi, trafikte kayıtlı araçlar, yapıları itibariyle taşınır mal da olsalar mülkiyetlerinin geçişi taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenleme koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak alıcı ancak satış senedinde belirtilen hukuki neden gereğince (satış ise satış, bağış ise bağış) aracın mülkiyetini kazanabilecektir. Eğer bu konuda yanlar arasında bir danışıklılık varsa ve gerçekte bağış olan irade satış gibi gösterilmişse, gerçek iradelerin resmi senette birleşmemiş olması nedeniyle mülkiyet de geçmeyecektir. Yanların gerçek iradeleri ile senede yansıyan iradeleri birleşmediğinden, geçerli hukuki bir sonuç ortaya çıkmış sayılmayacak, delillerin imkân vermesi koşulu ile danışıklı bir işlemin varlığının kabul edilmesi gündeme gelecektir. Bu halin de işlemin iptaline neden olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
    2918 sayılı Kanun gereğince trafik siciline tescili zorunlu araçlar dışındaki araçlar ve taşınır mallar ile tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların temliklerinde ise gizli bağış sözleşmesi şekle bağlı olmayıp geçerlidir ve zilyetliğin devri ile mülkiyet karşı tarafa geçmektedir.
    Muvazaalı işlemlerin bağlayıcı bir hukuki sonuç doğurmayacağı 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 18. maddesinde(6098 sayılı Kanun’un 19. maddesinde) genel bir ilke olarak düzenleme altına alınmış olup, “tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerektiği” öngörülmüştür. Sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir.
    Özellikle resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 18. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12/05/1999 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı ve 03/12/2008 günlü ve 2008/1-711 esas, 2008/725 karar sayılı kararlarında da aynı görüş benimsenmiştir. Bundan dolayı, somut olaydaki uyuşmazlığın 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi (6098 sayılı Kanun’un 19. maddesi) kapsamında değerlendirilip çözümlenmesi gerekeceği ve incelemenin yapılacağı açıktır.
    Somut olaya gelince; yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda resmi sicillere bağlı tutulan araçların muvazaalı devrinde muvazaa iddiasının araştırılması gerektiğinden salt menkul malların bağışlanmasında resmi şekil şartı öngörülmediğinden muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi(6098 sayılı Kanun’un 19. maddesi) kapsamında muvazaa iddiasına dayalı işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalıların tüm, davacılardan ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacılar ... ve ... yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretlerinin davalılara yükletilmesine, davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi