Davacı, davalı işveren nezdinde l4.7.l999- l4.3.2004 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalı K.Endüstri Meslek Lisesi Koruma Derneği işyerinde "gece bekçisi" olarak l4.7.l999- l4.3.2004 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, Dernek Başkanlığına karşı açılan davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usule aykırıdır.
Davacının, çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü B.K.Endüstri Meslek Lisesi Koruma derneğinin, SGK kurumu kapsamında iken dosyaya ekli l7.6.2004 tarihli, anılan koruma derneğine ait Olaganüstü Genel Kurul toplantısına ait kararla feshine karar verildiği açıktır. Bu halde, SGK"na bildirilmeyen hizmetlere ilişkin primlerin işverenden tahsil edileceği oysa davalı işveren derneğin, feshine karar verilmekle tüzel kişiliğin sona erdiği gözetilerek işin geçtiği, iş yerinin Milli Eğitim Bakanlığına ait olduğu gerçek işverenin bu bakanlık olup davada ki husumetin yöntemince Milli Eğitim Bakanlığına yöneltilmesi gerektiği düşünülmeksizin, usulünce taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam olunması ve hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacıya "Milli Eğitim Bakanlığı"nı yöntemince davaya dahil etmesi için süre vermek, verilen süre sonunda oluşacak duruma göre tüm delilleri birarada değerlendirilerek çıkacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Kabule göre de; bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi olan bu tür davalarda özellikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa, işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamnda veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeği uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynıdönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun l6.9.l999 gün l999/21-510-527, 30.6.l999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, l5.l0.2003 gün 2003/2l.634-532, 3.ll.2004 gün 2004/21-480-579, 2004/21-479-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise, yukarıda açıklanan şekilde bir inceleme yapılmadığı, niteliği gereği kamu düzenini ilgilendiren bu dava da davacının çalışma iddiası gereken şekilde araştırılmadan, sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten davacının, ibraz ettiği Okul Müdürü tarafından imzalı olan 9.l0.2003 tarihli belge ile davacının l4.7.l999 tarihinden itibaren ücretli gece bekçisi olarak çalıştığının yazılı olduğu, Dernek gider pusulaları ile davacıya l.3.2000- 2.l2.2002 ve 3.l.2003 tarihlerinde ücret ödemesi yapıldığı, ekli l8.2.2003 günlü, başka bir olayla ilgili tutulan tutanakta da gece bekçisi olarak isminin yazılı olduğu açıktır. Bu belgelerin varlığı karşısında bu belge ve ödemeler değerlendirilmeden dinlenen öğretmen-tanık beyanlarını hatalı ve eksik yorumlayarak davanın, ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş olması da yanılgılı değerlendirme ilişkin olduğundan Dairemizce doğru görülmemiştir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yöntemince taraf teşkili yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 9.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.