10. Hukuk Dairesi 2015/7883 E. , 2017/7222 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile bir kısım sigortalılığının geçersizliği sonucunda sigortalı sayılmayan ve bu nedenle vergi indirimine dayalı olarak bağlanmış yaşlılık aylığı şartlarını kaybettiğinden bahisle yersiz olduğu iddiası ile yapılan takipte davalının itirazının iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, 15.10.2005 tarihli Merkez Sağlık kurulu kararı ve bu karara esas teşkil eden 16.06.2005 tarihli Hastane raporu ile % 42 oranındaki sakatlık derecesi ile 3. Derecede sakatlar için vergi indiriminden faydalanarak, 28.10.2005 tarihli tahsis talebine istinaden 01.11.2005 tarihinden itibaren 4661 gün üzerinden 506 Sayılı Yasanın 60’ıncı maddesinin c bendi gereğince yaşlılık aylığı bağlanan davacı hakkında 2008 yılında yapılan denetim ile davadışı olan ve 1036132 sicil numaralı olan ve ... Oto Galeri Ltd.Şti’ne ait olduğu anlaşılan işyerinden 30.05.2005-30.08.2005 tarihleri arasında 90 günlük sürede davacı adına yapılan sigortalı bildirimlerinin fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile iptal edilerek aylıklarının 2008 yılı aralık ayı itibari ile durdurulduğu ve 01.11.2005-30.11.2008 tarihleri arasında ödenen aylıklar nedeniyle kurumca davalı hakkında takibe geçildiği anlaşılmakta olup, davaya konu uyuşmazlığın anılan dönemlerde davacı adına yapılan sigortalı bildirimlerinin fiili çalışmaya dayalı olup olmadığı hususunda toplandığı, buna göre davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86. maddesi olduğu anlaşılmaktadır.
Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, eldeki gibi sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan
sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada ise, Mahkemece, davacının çalışmalarının fiili olmaması halinde dahi aylık şartlarının kaybedilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında aylık bağlama işlemlerine esas olan ve uygulanan 18.03.1981 tarih 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tespit Şekli İle Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesinde “çalıştığı işyerinden alınacak hizmet erbabı olduğuna dair belge ile birlikte başvuru zorunluluğu, aynı yönetmeliğin 11. Maddesinde ise kesin olarak Merkez Sağlık kurulu tarafından incelenmiş olan raporlar ile faydalanmanın uygun olduğuna dair alınan belgelerin Vergi Dairesi Müdürlükleri tarafından sigortalıların çalıştıkları kurumlara bildirileceği belirtilmiş olup, davaya konu uyuşmazlık, aylık bağlanmasına etkili, esaslı bir unsur olarak ve fiili çalışma olmaması nedeniyle sigortalılık süresinden sayılmayan dönemde alınan 16.06.2005 tarihli Hastane raporunun üsülsüz alınması iddiasına dayalı olarak, raporda belirlenen oran ve sakatlık indirimi nedeniyle aylığın usulsüz bağlanması nedeniyle, başlangıcından itibaren iptalinden kaynaklanmakta olup, fiili çalışmanın varlığının ispatı halinde Kurumca yapılan işlemin yerinde olmayacağı, aksi halde ise takibin devamına karar verilmesi gereği dikkate alınmaksızın yalnızca gün sayısı üzerinden yapılan irdeleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, Mahkemece, davalının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmalarını Kuruma bildiren işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, özellikle Kurum müfettişlerince yapılan incelemede işveren hakkında belirlenen hususlar ve aksinin ispatı bakımından yoklama tutanakları gibi belgelerin varlığı araştırılmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işyeri dosyaları getirtilmeli ve Kanun kapsamına alınış ve kapsamdan çıkartılış nedenleri ve tarihleri irdelenmeli, Kurum müfettiş raporu içeriğindeki iddialar irdelenmeli ve çalışmayı tespit edebilecek nitelikte davacı lehine yazılı belgelerinin bulunup bulunmadığı hususu da ayrıntılı irdeleme sonucunda ve çalışmanın fiili olup olmadığı hususunda tüm deliller toplandıktan sonra bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.