3. Hukuk Dairesi 2016/18298 E. , 2017/7361 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 25/08/2014 tarihinde evlendiklerini ve 07/08/2015 doğumlu müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, 04/02/2015 tarihinde davalının kız kardeşi ve kız kardeşinin eşinin müşterek haneye geldiğini, aralarında tartışma çıktığını, olayın adliyeye intikal ettiğini, bu nedenle davalının kızkardeşinin ve eniştesinin Çamardı Asliye Ceza Mahkemesininin 2015/34 esas 2015/84 karar sayılı ilamı ile davacıya yönelik kasten basit yaralama ve hakaret suçlarından ceza aldıklarını, davalının yaşanan olaydan sonra davacıyı evden kovduğunu, o tarihte davacının hamile olduğunu, eşinin kendisine sahip çıkmasını beklediğini, ancak eşinin kendisine ve müşterek çocuğa sahip çıkmadığını, maddi olarak destek olmadığını, davacının, Niğde Üniversitesinde öğrenci olduğunu, çocuğuna hem annelik hem de babalık yapmaya çalıştığını, davalının Çamardı ilçesinde Medaş"ta çalıştığını aylık 2.000 TL maaş aldığını belirterek; müvekkili için aylık 1.000,00TL ve müşterek çocuk için aylık 500,00TL tedbir nafakasının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, tarafların fiilen ayrı yaşadıklarını, davalının, davacıyı kovmadığını, evi kendisinin terk ettiğini, davalının ayda 1.309,00TL ücret aldığını, bu para ile ancak günübirlik hayatına devam edebildiğini, davacının İşkur bünyesinde asgari ücretle işe girdiğini, ayrıca davalının anne ve babası ile kaldığını, kira ödemediğini, aynı evin mutfağında karnını doyurduğunu, yüksek öğrenimine ise açık öğretimde devam ettiğini, eğitim masrafının da bulunmadığını, küçüğün 6 aylık olduğunu ve anne sütü ile beslendiğini, özel bir masrafının da bulunmadığını, istenilen nafakanın fahiş olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı kadın için işten ayrıldığı tarih olan 01/05/2016 tarihinden itibaren aylık 350,00TL tedbir nafakasının, tarafların müşterek çocuğu 07/08/2015 doğumlu Sermin için ise dava tarihi olan 29/12/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 150,00TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının kendisi için talep ettiği tedbir nafakası yönünden temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığından reddi gerekir.
2) Davacı vekilinin müşterek çocuk için takdir edilen tedbir nafakasına ilişkin temyiz itirazı yönünden; Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK. madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmasından; davacı kısa süreli olarak çalışmış olup, aylık 1.000 TL gelirinin olduğu, davalının ise işçi olup, aylık 1.300 TL maaş aldığı tespit edilmiştir.
Nafaka takdirinde, davacının isteminin tedbir nafakası olması ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen mevcut gelir durumuna göre mahkemece müşterek çocuk için takdir edilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanununun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının müşterek çocuk için hükmedilen nafaka miktarına ilişkin temyiz itirazı yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.