Davacı, 31.12.1988-20.4.1997 tarihleri arası Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 31.12.1988-20.04.1997 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyuşmazlık döneminde vergi, mesleki kuruluş ve esnaf sicil kaydı olmadığı ve muntazam prim ödemesinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.
Davacının şahsi sicil dosyasının incelenmesinden, 11.11.1982 tarihli giriş bildirgesine istinaden, 20.04.1982 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı davacının 02.02.1976-31.12.1988 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu, kanunla kurulu meslek odası veya esnaf sicil kaydı bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, davacının uyuşmazlık konusu dönem olan 31.12.1988-20.04.1997 tarihleri arasında vergi kaydı, esnaf ve sanatkar sicili kaydı veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı bulunmadığından zorunlu Bağ-Kur sigortalılık şartlarını taşımadığının kabulü gerekir. Ancak davacı, 31.12.1988-20.04.1997 dönemine ait prim borç ve cezalarını Kurum’a icra takibi sonucunda yatırdığını ve 1997 af yasasından da faydalandığını iddia etmiştir.
Dosya içerisindeki 29.07.1997 tarihli prim ekstresinde de 20.04.1982-29.07.1997 tarihleri arasında sigortalı sayıldığı durumda 15 yıl, 3 ay, 10 gün hizmet süresinin bulunduğu ; 06.12.2006 tarihli ekstrede ise 20.04.1982-31.12.1988 tarihleri arasında sigortalı sayıldığı; 28.06.1997-31.03.1998 tarihleri arasında 11 defa prim ödemesinin ve 10.323.083 TL fazla ödemesinin bulunduğu, davacının 1997 affından da yararlandığı belirtilmekte, ayrıca davacı hakkında Taşkent İcra Müdürlüğü’nün 1999/25 Esas sayılı takip dosyasında 20.04.1999-30.06.1999 tarihleri arasındaki hizmet süresine ilişkin prim borcunun tahsili için icra takibi yapıldığı, ancak bu takip dosyası celbedilmediği için icra yoluyla tahsilat yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı görülmektedir.
Davalı Kurum’un geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmesi ve uzun süre bu primleri kullanması ve daha sonra davacının sigortalılığını iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacaktır. Sosyal güvenlik kurumlarının anayasal görevlerini yerine getirirken, sigortalılara karşı olabildiğince yasal haklarını hatırlatması ve bu durumlarını izlemesi zorunlu görev olarak ortaya çıkar. Bağ-Kur’un bu anayasal sosyal güvenlik ödevinin gereği olarak, sigortalısını uyarmaması sonucu, primleri tahsil edilen sürelerin 1479 sayılı yasaya tabi zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve E: 1997/10-578, K: 1997/758; 24.09.2003 gün ve 2003/10-489, 2003/490 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Yapılacak iş, Taşkent İcra Müdürlüğü’nün 1999/25 Esas sayılı takip dosyası celb edilerek, 20.04.1999-30.06.1999 tarihleri arasındaki hizmet süresine ilişkin prim borcunun tahsil edilip edilmediği açıklığa kavuşturulmak suretiyle, 28.06.1997-31.03.1998 tarihleri arasında ödenen primlerin, yukarıda gösterilen veriler de dikkate alınarak, uyuşmazlık konusu dönemi de kapsayıp kapsamadığının başka bir deyişle, ne kadar sürenin primi olabileceğinin kurumdan sorularak, gerektiğinde, aktüerya uzmanı bilirkişiden bu hususta rapor alınarak sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, davacının 31.12.1988-20.04.1997 tarihleri arasında da Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine; geçmişe yönelik prim tahsil edilmediği, edilmiş olsa dahi kurum tarafından uzun süre bu primlerin kullanılmadığının saptanması halinde ise şimdiki gibi bu sürelere ilişkin istemin reddine karar vermek ve yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı da bu duruma göre değerlendirildikten sonra bir sonuca ulaşılmasından ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.03.2009 gününde oy birliği ile karar verildi.