1. Hukuk Dairesi 2014/14920 E. , 2016/3344 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği değerden reddedilerek gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ..."nin 22/05/1973 tarihli akitle 6437 parsel sayılı taşınmazını eşit paylarla kızı davalı ... ile kızının eşi davalı ..."e, 6438 parsel sayılı taşınmazını ise 28/07/1981 tarihli akitle davalı ..."e şatış suretiyle devrettiğini, yapılan satış işlemlerinin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescile olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, 6437 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ... adlı kişiden takas yoluyla edinildiğini sadece belirli bir bölümünün muristen satın alındığını, 6438 parsel sayılı taşınmaz temlikinin gerçek satış olduğunu, her iki işlemin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tarafların ortak mirasbırakanı ..."nin 03/08/1991 tarihinde ölmesi üzerine geriye mirasçı olarak çocukları davacı ... ile davalılardan ..."ın kaldıkları, murisin damadı diğer davalı ..."in yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları ... ve ve ..."in davaya dahil edildikleri, muris ..."nün, 6437 parsel sayılı taşınmazını eşit payla 22/05/1973 tarihinde kızı davalı ... ile kızının eşi davalı ..."e, 6438 parsel sayılı taşınmazını ise 28/07/1981 tarihli akitle davalı ..."e tapuda şatış suretiyle devrettiği, çekişme konusu 6437 ve 6438 parsel sayılı taşınmazların 22/05/1973 tarihinde 6436 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu oluştukları, 6436 parselin geldisi olan 455 ve 456 parsel sayılı taşınmazların 23/03/1962 tarihinde kesinleşen tapulama işlemleri sonucunda mirasbırakan adına tescil edildiği, 455 parsel sayılı taşınmazın 06/08/1968 tarihinde davalı ..."e satış yoluyla devredildiği, taşınmazın 04/05/1973 tarihli akitle yeniden muris ..."ye satıldığı kayden sabittir.
Toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.Davalıların temyiz itirazlarına gelince:
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Yukarıda açıklanan ilke ve yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; toplanan deliler ve tüm dosya içeriğinden mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin mal kaçırma amaçlı olmayıp gerçek satış olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.