Davacı, 1479 sayılı Yasa’nın 4447 sayılı Yasa ile değişik 36. maddesine göre bağlanan yaşlılık aylığının hukuka ve yasal düzenlemeye aykırı olduğunun tesbiti ile iptaline ve ayrıca 1479 sayılı Yasa’nın 36. maddesini değiştiren 2229 sayılı Yasa’ya göre bulunduğu basamağın %70’i oranında maaş bağlanmasının gerektiğinin tesbiti ile bu oranda maaş bağlanmasının sağlanmasına, 4447 sayılı Yasa’ya göre bağlanan maaşın düşük olması nedeniyle, emekli olduğu tarihten bu yana oluşan eksik ödentinin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 1479 sayılı Yasa’nın 4447 sayılı Yasa ile değişik 36. maddesine göre bağlanan yaşlılık aylığının hukuka ve yasal düzenlemeye aykırı olduğunun tesbiti ile iptaline ve ayrıca 1479 sayılı Yasa’nın 36. maddesini değiştiren 2229 sayılı Yasa’ya göre bulunduğu basamağın %70’i oranında maaş bağlanmasının gerektiğinin tesbiti ile bu oranda maaş bağlanmasının sağlanmasına, 4447 sayılı Yasa’ya göre bağlanan maaşın düşük olması nedeniyle, emekli olduğu tarihten bu yana oluşan eksik ödentinin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı, 29.11.2004 tarihli dilekçesi ile de, aylığının diğer emsallerinden düşük olmasının nedeninin 4571 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 4747 sayılı Yasa’nın 4. maddesi olduğunu, bu sebeple 4571 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 4747 sayılı Yasa’nın 4. maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılmasına ve açılacak dava sonucuna kadar bu davanın bekletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı vekilinin Anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak 1479 sayılı Yasa’nın 36. ve 50. maddelerinin uygulanma yöntemini gösteren Geçici 12. maddenin 2. fıkrasında yer alan 4571 sayılı Yasa’nın 2. ve Geçici 17. maddesinde yer alan 4747 sayılı Yasa’nın 4. maddesinin Anayasa’nın 2., 5., l0., 40. ve 60. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, bilahare, Anayasa’ya aykırılık iddiası ile yapılan müracaatın 21.02.2005 tarihinde yapıldığı, T.C. Anayasası 152/3. maddesine göre Anayasa Mahkemesi’nce işin kendisine gelişinden itibaren beş ay içerisinde karar verilmediği takdirde davanın yürürlükteki yasa hükümlerine göre sonuçlandırılacağı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Ancak, karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi’nin 05.02.2009 tarih ve E:2005/30, K:2009/18 sayılı kararı ile;
02.09.1971 günlü, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun;
A- Geçici 12. maddesinin 31.05.2000 günlü, 4571 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine,
B- 20.03.2002 günlü, 4747 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle eklenen Geçici 17. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline,
C- İptal edilen maddenin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş, bu karar, henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır.
O halde karar tarihinden sonra ortaya çıkan ve hükmün kesinleşmesini engelleyen bu yeni durum karşısında Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal hükmü değerlendirilerek bir karar verilmesi için davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.03.2009 gününde oy birliği ile karar verildi.