Davacı, davalı işveren nezdinde 21.8.1997-30.7.1998 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalı Ç.Spor Klübünde 21.8.1997-30.7.1998 tarihleri arasında profesyonel futbolcu olarak çalıştığının tespiti talebine ilişkindir.
Mahkemece, işin görüldüğü yerin Ç.olduğu davaya bakmaya Çorlu İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın yetkili Çorlu İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacının yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesidir. Hal böyle olunca uyuşmazlığın 506 sayılı Yasa’dan kaynaklandığı ve yetki sorununun 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi ile yollamada bulunduğu HUMK’nun 17. maddesi gereğince çözümlenmesi gerektiği açıktır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5. maddesinde "İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşmeler muteber sayılmaz" hükmü öngörülmüştür.Görülüyor ki madde de önce davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılacağına ilişkin HUMK."nun 9. maddesindeki genel kural tekrarlanmış, bununla yetinilmeyerek davanın işçinin işini yaptığı işyerinin bulunduğu yer İş Mahkemesinin de yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. İşçiyi korumak ve kolaylık sağlamak amacıyla düzenlenen bu özel yetki kuralı uyarınca sigortalı işçi (veya işveren) seçimlik hakka sahip bulunmakta, davayı dilerse davalının yerleşim yerinde, dilerse işini yaptığı işyerinin bulunduğu yer mahkemesinde açabilmektedir.
Maddede ayrıca, açıklanan yetki kuralına aykırı olarak yapılacak sözleşmelerin geçersiz olacağı öngörülmüştür.Bu düzenleme kamu düzenine ilişkin olduğundan belirtilen iki yer mahkemesinin yetkisini veya davacının seçme hakkını ortadan kaldıran ya da bu mahkemelerin yanında başka bir mahkemeyi de yetkili kılan sözleşmeler geçersizdir.
Öğretinin baskın görüşü (Prof. Sarper Süzek İş Hukuku 2008. sh:104, Prof. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı 1995.sh:1022, Prof. Fevzi Şahlanan, İş Yargılaması sh:28. vd.) ve Yargıtay uygulaması (HGK. 5.6.1968, 9/433-419, 9 HD. 4.6.2007;12043-17765, 25.02.2008, 245-2294) da bu doğrultudadır.
Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan, yetki itirazı ilk itirazlardan değildir. Taraflar yargılamanın her aşamasında yetki itirazında bulunabileceği gibi mahkemede her zaman kendiliğinden yetkili olup olmadığını inceler.
Öte yandan 5521 sayılı Yasa’nın 15. maddesinde ise bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiştir.
Genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında, HUMK’da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin İş Mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde dikkate alınması gerekmektedir.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 17. maddesi uyarınca; “Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde o şubenin muamelesinden dolayı iflas davası müstesna olmak üzere o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava ikame olunabilir”.
Gerçekten davalı kurumun şubesinin bulunması şartıyla ve o şubenin yapmış olduğu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, şubenin bulunduğu yer mahkemeleri yetkili olacaktır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2008 tarih ve 2008/10-329-334 Esas- Karar sayılı kararında belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davanın açıldığı yerde HUMK"nun anılan 17. maddesinin tanımlandığı biçimde davalı Kurumun şubesinin bulunduğu, davacının davalı SGK Başkanlığının İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün ...nolu sigortalısı olduğu, işin Ç.’da görüldüğü davalılardan Ç.S.Klübünün ikametgahının Ç.olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda dava Ç.da, davalı Kurumun merkezinin bulunduğu Ankara’da açılabileceği gibi davacının sigortalısı olduğu ve davalı Kurumun şubesinin bulunduğu İzmir’de de açılabilir
Anayasamızın 36/2. maddesinde hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı emredildiğinden mahkemece davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.