Davacı, 10.1.1990-18.8.1991 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık sürelerinin iptali ile primlerin iadesi ve 1.3.1994-1.7.1997 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, mahkeme kararının dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının 10.1.1990-18.8.1991 tarihleri arsındaki 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık sürelerinin iptali ile tahsil edilen primlerin iadesi ve 1.3.1994-1.7.1997 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 29.3.1985 tarihli giriş bildirgesiyle 1.1.1985 tarihinden itibaren tarım Bağ Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, 1.7.1997 tarihinden itibaren ziraat odasına , 29.9.1989 tarihinden beri de kooperatife kayıtlı olduğu, tarım arazisinin bulunduğu, tevkifat yapıldığını gösteren bir belgenin dosyada bulunmadığı, 23.6.1997 tarihinden itibaren prim ödemesine başladığı ve 22.11.2005 tarihli hesap ekstresine göre fazla ödemesinin bulunmadığı, SSK’na tabi zorunlu çalışma nedeniyle 31.12.1989 tarihi itibariyle 2005 yılında yapıldığı anlaşılan işlemle tarım Bağ Kur sigortalılığının terkin edildiği ve prim ödemesine göre 1.7.1997 tarihinden itibaren yeniden tarım Bağ Kur sigortalığının başlatıldığı, 1.1.1990-12.9.1990 tarihleri arasında 240 gün ve 1.1.1992-30.2.1994 tarihleri arasında 720 gün 506 sayılı Yasa’ya, 10.1.1990-18.89.1991 tarihleri arasında da 1 yıl 8 ay 8 gün 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı iken Kurum davacının SSK sigortalılık süresine göre 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık başlangıcını 31.8.1990 tarihine çektiği ve primlerini 1990-1991 yıllarında ödediği anlaşılmaktadır.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve başka sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Bu durumda davacının tarım Bağ-Kur sigortalılık isteminde bulunduğu dönemden önce 31.8.1990-18.9.1991 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasa’ya tabi 1 yıl 17 gün ile 1.1.1992-30.2.1994 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa’ya tabi 720 gün çalışmalar uzun süreli olduğundan ve bu çalışmalardan sonra davacının uyuşmazlık dönemi içerisinde ve öncesinde kuruma başvurusu, prim ödemsiyle tevkifatı da bulunmadığından 1.3.1994-1.7.1997 tarihleri arasındaki 2926 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık isteminin reddine ilişkin olarak verilen hüküm yerindedir.
Sosyal Güvenlik Sisteminizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmıştır. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalı Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunundaki birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması yasaklanmış, sigortalının önceden başlayarak devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanınarak, çatışan sigortalılık sorunu çözüme ulaştırılmıştır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumuna girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3. madde I-(F) bendinde “ Kanunla Kurulu Emekli Sandıklarına aidat ödemekte olanların”, (K) bendinde “ herhangibir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası’nın 24. madde I.II, fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere iki sigortalılığın bir arada bulunması halinde asıl olan, önceden başlayarak devam eden sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-389 – 430 sayılı ve 29.06.2005 günlü Kararı ile 2001/21-627-659 sayılı ve 03.10.2001 günlü kararlarında da bu husus açıkça belirtilmiştir. Davacının 1.1.1990-12.9.1990 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmaları devam ederken 31.8.1990-18.9.1991 tarihleri arasında da 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olmasına göre; çakışmayan 13.9.1990-18.9.1990 tarihileri arasındaki dönem yönünden 1479 tabi sigortalılık süreleri geçerli olduğundan bu döneme ait istemin reddine karar verilmesi doğrudur. Ancak 1.1.1990 tarihinde önceden başlayan 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık olduğundan bu sigortalılığa geçerlilik tanınarak 10.1.1990 tarihinde başlayan 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık süresinin SSK’na tabi çalışmanın sona erdiği 12.9.1990 tarihine kadar çakışma nedeniyle iptaline bu dönemle ilgili olarak yatırılan prim var ise davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken bu döneme ilişkin istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.