3. Hukuk Dairesi 2021/2736 E. , 2021/8338 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kurum işleminin iptali davasının konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; bir süre önce “Amcaoğlu Eczanesi” adı altında eczacılık faaliyetini sürdürmekte iken maddi sıkıntıları nedeniyle eczanesini kapatmak zorunda kaldığını, davalı kurumun 22/05/2014 tarihli yazısı ile 2012 yılı Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün (5.3.14.) maddesi dayanak gösterilerek sözleşmesinin üç ay süreyle feshedileceğinin, kurum zararı olarak da aynı protokolün (4.3.6.) maddesi uyarınca 220.159,57 TL"nin tahsil edileceğinin bildirildiğini; 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunda yapılan 02/01/2014 tarihli değişiklik ile bahse konu protokoldeki düzenlemenin kaldırıldığını, eczanesine hasta yönlendirdiğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, kurum işleminin iptalini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu kurum işleminin yasal mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hüküm; tarafların temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 10/10/2016 tarihli ve 2016/15562 E. 2016/17871 K. sayılı kararıyla; mahkeme kararının gerekçesiz olduğundan bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davaya konu kurum işlemine dayanak gösterilen 2012 yılı protokolünün (5.3.14.) maddesinin, 01/01/2016 tarihinde yürürlüğe giren 2016 yılı protokolü ile yürürlüklükten kaldırıldığı, kaldı ki tanık beyanlarından davacı eczacının yardım amaçlı hareket etiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hüküm; tarafların temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 12/03/2019 tarihli ve 2017/5089 E. 2019/3225 K. sayılı kararıyla; davaya konu 2012 yılı protokolünün (5.3.14.) maddesinin 01/01/2016 tarihinde yürürlüğe giren 2016 yılı protokolü ile kaldırıldığı, 2016 yılı protokolünün (6.12.) maddesinde ise; “Bu protokollerden önceki protokollerde sözleşmenin feshi ve cezai şart gerektiren maddelerden bu protokolde kaldırılmış olanlar nedeniyle sözleşme feshi ve/veya cezai şart uygulanmış olan işlemler, konusu kalmadığından durdurulur ve işlem yapılmaz.” şeklinde düzenleme yapıldığı, bu sebeple davalı kurumun, davaya konu olayla ilgili
değerlendirme yapma ve ceza verme yetkisinin ortadan kalktığı, bu konuda esasa girilerek talep hakkında karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kaldığı yönünde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle, bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı eczacının kurum sigortalılarına yardım amaçlı hareket ettiği, eczanesine hasta yönlendirdiğine dair iddiaların ispat edilemediği, kurum işleminin iptalinin gerektiği, 2012 yılı protokolünün (5.3.14.) maddesinin sonraki tarihli protokol ile kaldırılmış olması nedeniyle kurum işleminin de konusuz kaldığı, ancak davanın açılış tarihi itibariyle davacının davasında haklı olduğu gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davacı lehine 3.400 TL maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
Somut olayda; mahkemece tanık olarak dinlenilen kurum sigortalısı ...; davalı kurum müfettişine vermiş olduğu ifadesinde herhangi bir değişiklik olmadığını, kuruma vermiş olduğu ifadesinde ise hastanede yanına gelen kişi tarafından davacı eczaneye yönlendirildiğini; diğer tanıklar ise yönlendirme olgusunun gerçekleşmediğini, eczaneden kendi iradeleri ile ilaçları aldıklarını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; davanın açılış tarihi itibariyle davalı tarafın haklılık durumu da gözetilerek, davalı lehine de maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasına vekalet ücretine ilişkin (7.) bent olarak; “7-Davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nin 13. maddesi uyarınca belirlenen 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.