Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17057
Karar No: 2016/3703
Karar Tarihi: 28.03.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/17057 Esas 2016/3703 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/17057 E.  ,  2016/3703 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM VE ECRİMİSİL

    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda; yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..." ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, maliki oldukları 7537 ada 8 parsel sayılı taşınmaza komşu 11 parsel sayılı taşınmazın maliki davalının haksız yere elattığını, davalıya yapılan müracaattan sonuç alamadıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım istemişlerdir.
    Davalı, davacıların kötüniyetli olduklarını, 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın ruhsatlı olduğunu, taşma bulunmadığını, komşu parsele taşkınlık olsa bile, nedeninin proje esnasında yapılan ölçüm hatalarından ve imar uygulamasından kaynaklandığını, yeni imar uygulaması yapıldığını, bu durumun bekletici mesele yapılması gerektiğini, iyiniyetli olduklarını, temliken tescil taleplerinin bulunduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece; “...ecrimisil miktarı ile elatılan yerin arsa değerinin belirlendiği, yıkımı istenilen binanın tecavüzlü kısmının değerinin belirlenmediği, dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri ile ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, keşfen elatılan yerin arsa bedelinin ve yıkımı istenilen binanın tecavüzlü kısmının değeri belirlenerek, belirlenen değerler üzerinden dava değerinin tespiti ve bakiye harç tahsil edildikten sonra işin esasına girilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerektiği, dava konusu taşınmazın davacılar ile birlikte dava dışı ... Belediye Başkanlığı adına kayıtlı olduğu, ecrimisil isteği hakkında davacıların payı oranında kabul kararı verilmesi gerekirken, dava dışı paydaşın payını da kapsar şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu...” gerekçesiyle bozulmuş olup; mahkemece, bozmaya uyulmak suretiyle yargılamaya devam edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi: “ Hüküm Türk Milleti Adına verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
    (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” şeklinde düzenleme getirmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, hükümler davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (HMK, m. 294).
    Anayasa’nın 141. maddesi uyarınca bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hâkim, hükmün gerekçesini hazırlarken içtihat ve bilimsel görüşlerden yararlanabilir. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bulmalı ve hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve nedenlerini gerekçede açıklamalıdır. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar (Kuru Baki/ Arslan Ramazan/Yılmaz Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2011, 22. Bası, s. 472).
    Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulunun 19.6.1991 gün ve E:323, K:391; 10.9.1991 gün ve E:281, K:415;25.9.1991 gün E:355, K:440;19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, K: 229;05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, K:936;23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, K:4;19.03.2008 gün ve E:2008/15-278, K:254;18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, K:432;21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, K:453;24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108;28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238;22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, K:436, 26.02.2016 gün ve E:2014/2-1120, K:189 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nun 297. (Mülga HUMK"nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
    Bu nedenle, bir davanın taraflarının o dava yönünden, mahkemece hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, kuşkuya yer vermeyecek nitelikte açıklık taşıyan bir kararın bulunması zorunludur.
    Somut olaya gelince; mahkemece temyiz konusu kararın gerekçe kısmında davanın tarafları ile ilgili olmayan iddia ve savunmalara yer verildiği anlaşılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, mahkemece HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması isabetsizdir.
    Kabule göre de, karara esas alınan 11.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu elatılan yerin arsa bedeli 14.715,00 TL, yıkımı istenilen yerin değeri 12.271,62 TL, ecrimisil miktarı 751,53 TL. olduğu belirlenmiş olup, dava değeri olan toplam 27.738,15 TL. üzerinden harcın tamamlanması gerekirken, eksik harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilip, karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK"nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi