20. Hukuk Dairesi 2015/9963 E. , 2016/11151 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davaı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1996 yılında yapılan kadastro sırasında ... Köyü 101 ada 16 parsel sayılı 10694 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ..., ....,...., ..., ..., .... adına, 101 ada 10 parsel 17041 m2 yüzölçümü ile ... ... adına,101 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ise 12189 m2 yüzölçümü ile .......ı adına, Eylül 1319 yoklama 54 sıra nolu tapu kaydı ve 1937 tarih 13 ila 21 yazım numaralı vergi kayıtları uygulanarak tarla vasfı ile tespit edilmiştir.
Hazine, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Birleşen dosya davacısı . ... ise 101 ada 16 parsel sayılı taşınmazın annesi ....’den intikal ettiğini, adına tespit yapılan ... ... ve ...’in bu taşınmazda hisslerinin olmadığını belirterek kadastro tespitin iptalini ve taşınmazın annesi... mirasçıları adına tespit ve tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, Hazinenin davasının reddine,...."nin davasının kabulüne ilişkin kararının Hazine tarafından temyizi üzerine bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 16 Hukuk Dairesinin 30.04.2001 gün 2001/2122-2221 sayılı bozma kararında özetle; “tespite esas alınan ve davalıların dayandığı tapu ve vergi kayıtlarının aynı mevkide çok sayıda parsele revizyon gördüğü ve halen bu parsellerden bi kısmının davalı olduğu dosya kapsamından anlaşılmakatadır. Aynı kayıt kapsamında kalan ve aynı nedene dayanılarak davaya konu edilen taşınmazların davalarının birleştirilerek görülmesi gerekir, ayrıca dayanak tapu ve vergi kaydı yerel bilirkişilerin yardımı,uzman bilirkişiler aracılığı ile uygulanıp kapsamlarının belirlenmesi uygulamada komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılması gerekirken mahkemece bu yönde hiçbir araştırma yapılmamış olması da isbatesizdir.
Bundan ayrı olarak 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince ölüm tarihi nazara alınarak davalıların murisi ... ile mirasçıları adına zilyetliğe dayanılarak tespit edilen taşınmaz miktarının belirlenmesi gerekirken muris yönünden bir araştırma yapılmamış olması Kanuna aykırıdır ayrıca muristen intikal eden taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde gayrımenkullerin doğu ve kuzey hududu itibari ile ormana bitişik olduğu mahkemece belirlendiği halde taşınmazın öncesinin orman olup olmadığının araştırılmamış olması da usule aykırıdır” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davacı Hazinenin davasının reddine, davacı ......"nin davasının kabulüne, 101 ada 11 ve 10 parsellerin tepit tutanağı malikleri adına tapuya tesciline,101 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 32 hisse kabul edilerek 8/32 hissesinin .... 8/32 hissesinin...., 8/32 hissesinin ..., 2/32 hisessinin .., 3/32 hissesinin ..., 3/32 hissesinin... adlarına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede komşu ... Köyünde yapılarak 13.07.1977 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece yargıtay bozma ilamına uyularak karar verilmişse de bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazlar Eylül 1319 tarih yoklama 54 sıra numaralı tapu kaydına dayanarak tespit edilmişlerse de; dayanak tapu dava konusu taşınmazlar dışında 101 ada 9,12,13,14,15,17,18 ve 103 ada 1,45,6,7,8,16,40,41,42 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görmüş olup bu taşınmazların tamamının kadastro tutanakları tapuda kayıtlı ise tapu kayıtları davalı ise dosyaları getrtilmemiştir. Bu taşınmazlardan bir kısmının davalı olduğu, temyiz incelemelerinin yapıldığı fakat daha sonra akıbetlerinin ne olduğu bilinmemektedir.
Dava konusu ve dava dışı taşınmazlara uygulanan dayanak tapu kaydının doğusunu kaya okuduğu, revizyon parsellerinin doğusunda da orman parselinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Değişir sınırlı kayıtların 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi uyarınca miktarı ile geçerli kapsamlarının belirlenmesi gerekli olduğundan revizyon parsellerine yönelik açılan davaların birleştirilerek görülmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Diğer taraftan; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi ve fen bilirkişi tarafından ortak düzenlenen raporda çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış ise de hat uygulaması 3 OTS’yi gösterir şekilde yapılmıştır. Bu haliyle uzman bilirkişilerin orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı net olarak anlaşılamamaktadır. Bundan ayrı; çekişmeli taşınmazların eski tarihli ve 1975-1980 li yıllara ait memleket haritası ile hava fotoğraflarındaki konumları belirlenmemiştir.
Kural olarak bir yerde, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden sonra yapılıp kesinleşen orman kadastrosu varsa o yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının kesinleşen orman kadastrosu harita ve tutanaklarının uygulanması sonucu belirlenecektir.
Nevar ki; davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile dava açtığına göre, dava konusu taşınmazların yalnızca kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kalması yeterli olmayıp zilyetlikle kazanılması koşullarının bulunup bulunmadığının ve ayrıca 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olup olmadığının da araştırılması gerekir.
Bu sebeple; mahkemece, öncelikle Eylül 1319 yoklama 54 sıra nolu tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosyaya getirtilmeli,tapu kaydının revizyon gördüğü parsellerden davalı oldukları anlaşılan dava dosyaları HUMK’nın 45. maddesi uyarınca birleştirilmeli, 101 ada 9 ila 18, 103 ada 1, 4 ila 8, 16, 40, 41 ve 42 parsel sayılı taşınmazları bir arada gösterir kadastro paftası ve revizyon parsellerini dıştan çevreleyen komşu parsellerin kadastro tespit tutanakları var ise dayanak kayıtları ile çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapılan orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını askı ilan tutanakları ile orijinalinden renkli tahdit haritası Orman Yönetiminden, yöreye ait en eski tarihli ve 1975-1980"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı bulundukları yerlerden getirtildikten sonra mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası
ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 8 ya da 10 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumları duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, taşınmazların kesinleşen tahdit haritası dışında kaldıklarının tespiti halinde bu kez en eski tarihli memleket haritası ile hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüleri ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazların konumlarını gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle üç boyutlu incelemesi yapılmalı, taşınmazın bu fotoğraflardaki niteliği bitki örtüsü ve kullanım durumu belirlenmeli, bu konuları açıklayan bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte çekişmeli taşınmazlar hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmazlar üzerinde neler bulunduğu, (bitki örtüsü, ağaçların cinsi,sayısı, orman ağaçlarının toplumu dağınık mı bulundukları vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yerleri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; tapu miktar fazlası kısmın ormandan açılıp-açılmadığı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile edinme koşullarının oluşup-oluşmadığı değerlendirilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 24/11/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.