23. Hukuk Dairesi 2014/2548 E. , 2014/6752 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2013
NUMARASI : 2012/370-2013/1043
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, olarak parasal yükümlülüklerini yerine getirdiği halde konutunun, kooperatif üyesi olmayan davalı A.. P.. adına muvazaalı şekilde tapuya tescil edildiğini ileri sürerek, davalı kooperatif muarazasının men"i ile aynı davalıya karşı borçlu olunmadığının tesptini, diğer davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini, mümkün olmadığı takdirde dava konusu bağımsız bölümün dava tarihindeki rayiç bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı A.. P.. vekili, müvekkilinin tapu kaydına güven ilkesi çerçevesinde, diğer davalı kooperatif ortaklığı sebebiyle ve bedelini de ödeyerek, davaya konu bağımsız bölüm mülkiyetini edindiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif temsilcisi, davaya konu dairenin davacıya tahsis edildiğini ancak parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden tahsis işleminin yönetim kurulu kararıyla iptal edidiğini, 2008 genel kurul kararına göre 59.027,00 TL daha ödemesi halinde kooperatif dairelerinden birinin davacıya tahsis edilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatif muarazasının men"i ile aynı davalıya karşı borçlu olunmadığının tesptine, davacı ayni hak sahibi olmadığından tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davalı kooperatifte davacıya verilebilecek uygun bir daire bulunmadığı, tespit dosyasında emsal daire bedelinin 89.500,00 TL olarak belirlendiği, davacının kooperatife yaptığı ödeme miktarı ve dava tarihi itibariyle emsal daire bedelinin 105.510,00 TL olduğunun davalı tarafça benimsendiği gerekçesiyle, kısa kararla 105.510,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan dayanışmalı olarak tahsiline, gerekçeli karraın hüküm kısmında ise "105.510 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı S.S. .... Konut Yapı Kooperatiften alınıp davacıya verilmesine," karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dava, muarazanın men"i, borçlu olunmadığının tespiti, tapu kaydının iptali ve tescili ile mümkün olmadığı takdirde dava konusu bağımsız bölümün dava tarihindeki rayiç bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK"nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK"nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK"nın 294/4. fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK"nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK"nın 298/2. maddesine göre, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Somut olayda, kısa kararın 5. bendinde ".... 105.510 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan dayanışmalı olarak alınıp davacıya verilmesine" karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmının 4. bendinde ".... 105.510 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı S.. K..nden alınıp davacıya verilmesine," şeklinde değiştirilerek, kısa karardan farklı olarak davalı A.. P.. dayanışmalı sorumluluk dışına çıkartılmış ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
Bu durumda; mahkemece, 10.04.1992 gün ve 1992/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, bu kısa kararla bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.