11. Hukuk Dairesi 2015/11015 E. , 2016/5697 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/04/2015 tarih ve 2015/90-2015/410 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, şirket ortaklarından olan davalı ..."nin hisselerinden 1 hisseyi 22/05/2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile 5 TL bedelle şirket hissedarı olmayan davalı ..."e devrettiğini, devir öncesinde bu durumun müvekkili tarafından haber alındığını, hissenin devrine muvafakatı bulunmadığı ancak, davalı ..."e teklif edilen aynı şartlarla söz konusu hisseleri almaya hazır olduğu hususunu ihtarname ile davalı ..."ye bildirdiğini fakat, davalının bu teklifi dikkate almayarak hisseleri devrettiğini ayrıca, davalının kendisine ait hisselerden diğer 1 hisseyi de 01/02/2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile 5 TL bedelle yine şirket ortağı olmayan davalı ..."e devrettiğini, davalı şirket ana sözleşmesinin 7. maddesinde düzenlenen önce diğer ortaklara teklif usulüne uyulmaksızın hisse devri yapıldığını ve yönetim kurulunun da bu devirlerin kabulüne karar verdiğini, müvekkilinin şirketteki hisse oranlarını küçültmek ve oy hakkını kısıtlamak amacıyla yapılan bu devir işlemine karşılık hisseleri devralanlar tarafından davalı şirkete herhangi bir para transferi de yapılmadığını, söz konusu hisse devirlerinin iptali ve pay defterinden terkini için açılan davada verilen red kararının temyiz incelemesi neticesinde onandığını ve karar düzeltme talepleri de reddedilerek kararın kesinleştiğini ancak, anılan kararın esastan değil, usulden reddedidiğini, işbu kararlarda belirtilen eksiklikler giderilerek kesinleşmesini takiben davanın açıldığını ileri sürerek, pay devrinin iptali ile pay defterindeki kaydın terkinini, paylar müvekkili tarafından devir ve satın alınmak istendiğinden hisselerin aynı şartlarla müvekkiline satılması ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsmaına göre, her ne kadar kesinleşen mahkeme kararında davacının, dava konusu yapılan şirket ortağı olmayan davalı üçüncü kişilere satılan paylar yönünden adına tescil ve kendisinin devralmak istediği yönünde bir talepte bulunmadığı belirtilmiş ise de, onama ilamında mahkemece verilen red kararı onanmış olduğundan, onama gerekçesi doğrultusunda daha önce davalıların şirket ortağı olmamaları nedeniyle bağlam kurallarına dayanılarak davalılara yapılan devrin geçersizliği bu davalılara karşı ileri sürülemiyeceğinden, tarafları ve konusu aynı olan .... Asliye Ticaret Mahkemesi"nde verilen karar taraflar arasında kesin hüküm oluşturduğundan ayrıca, hisselerin devir tarihi olan 22/05/2010 ve 07/02/2010 tarihleri ile dava tarihleri arasında makul süreyi aşan ve davacının hisse devrine muvafakat anlamına gelen uzun bir süre geçtiği gerekçesiyle, davanın kesin hüküm ve makul sürede açılmaması nedeniyle, HMK"nın 114/1-i ve 115/2. m. gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, pay devrinin iptali ve pay defterindeki kaydın terkini, hisselerin aynı devir şartlarında davacıya satılması ile davacı adına tescili istemelerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 15. maddesinde “Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev"i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır.”, 16. maddesinde ""Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men"i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır. Gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır. Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz. Noksan tesbit edilen değerler hakkında 30 uncu madde hükmü uygulanır. ""aynı Yasa"nın 30. maddesinde de ""Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır. ""hükmü düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece dava konusu hisselerin nominal değeri değil, dava tarihi itibariyle gerçek değeri belirlenip, bu değer üzerinden eksik harcın ikmal ettirilmesinden sonra işin esasına girilmesi, ikmal edilmediği taktirde ise, yukarıda da belirtildiği üzere, Harçlar Kanunu"nun 30. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.