Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1576
Karar No: 2021/899
Karar Tarihi: 18.02.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/1576 Esas 2021/899 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/1576 E.  ,  2021/899 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulü ile tapu iptali ve tescile karar verilmiş, davalı şirket vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak, tapu iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.02.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... Yapı ve San. ve Tic. A.Ş vekili Avukat ve davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babasından kalan dava konusu 4068 parsel sayılı taşınmazın intikal ve satış işlemlerinin yapılması amacıyla davalı ...’u vekil tayin ettiğini, ancak daha sonra gördüğü lüzum üzerine 26.11.2013 tarihinde vekili azlettiğini, davalı ...’in yetkisinin sona erdiğini bilmesine rağmen çekişmeli taşınmazdaki payını işvereni olan diğer davalı şirkete devrettiğini, herhangi bir satış bedeli de ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tescilini, olmazsa 450.000 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
    Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, müteahhitlik yapan davalı şirketin yaptığı siteden davacıya bir daire verilmesi karşılığında dava konusu taşınmazın davalı şirkete devredileceğinin kararlaştırıldığını, bu doğrultuda davacının davalı ...’e vekaletname verdiğini, işlemlerin davacının bilgisi ve iradesi doğrultusunda gerçekleştiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    İlk derece Mahkemesince, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı, satış bedelinin davacıya ödenmediği, davalıların birlikte hareket ettiği gerekçesiyle tapu iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş, davalı şirket vekilinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davalı şirketin yapmış olduğu siteden davacıya daire verilmesi karşılığında çekişmeli taşınmazın davalı şirkete devredilmesi amacıyla davacının vekaletname verdiği, satış bedelinin para değil mal olarak verileceğinin kararlaştırıldığı, ancak davacının sözleşmeden dönmesi nedeniyle davalı tarafından semenin ödenememiş olduğu, vekâlet görevinin kötüye kullanılmadığı, bedelin ödenmemesinin tapu iptal-tescil davasının konusunu oluşturmayacağı, tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı şirketin istinaf talebinin kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak tapu iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kısmen kabulü ile 347.911,91 TL’nin davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının ... 5. Noterliğinin 20.11.2013 tarih ve 34153 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile davalı ...’u vekil tayin ettiği, dava konusu 4068 parsel sayılı taşınmazın 31/800 payı davacı adına kayıtlı iken anılan vekaletnameye istinaden davalı vekil İbrahim tarafından 26.11.2013 tarihinde diğer davalı şirkete satış suretiyle devredildiği, davacının 27.11.2013 tarihli azilname ile davalı ...’i vekillikten azlettiği, azilnamenin vekil İbrahim’e 04.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davacının davalı ...’i 27.11.2013 tarihinde vekillikten azlettiği, azilnamenin 04.12.2013 tarihinde vekile tebliğ edildiği, vekil tarafından ise 26.11.2013 tarihinde davalı şirkete temlikin yapıldığı, diğer yandan davacı adına kayıtlı dava konusu taşınmaz ile davalı şirket tarafından çekişmeli payın devredilmesine karşılık davacıya verileceği vaad edilen taşınmazın değerleri arasındaki fark, yapılan temlik nedeniyle davacıya herhangi bir bedelin ödenmemiş olması olguları birlikte değerlendirildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, kayıt maliki davalı şirketin ise davalı vekil İbrahim’in işvereni olması karşısında durumu bilen ya da bilmesi gereken konumunda olduğu açık olup davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle yazılı şekilde bedele hükmedilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi