Davacı .. karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün .. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının ve davalı kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine
2.Dava, davacın davalılara ait iş yerinde 03.06.1996-11.08.2001 tarihleri arasında sürekli çalıştığı iddiasına dayalı davalı Kuruma eksik bildirilen sürelerin tesbiti ile bir kısım işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı işverence davacının çalışması ile ilgili 15.09.1996, 10.03.1998, 05.05.1999, 01.06.2000,24.07.2001 tarihli beş adet işe giriş bildirgesinin verildiği 03.06.1996-11.08.2001 tarihleri arasında davalıya ait işyeri den kısmi bildirimlerin yapıldığı ve bu döneme ilişkin olarak 1997 yılına ait imzalı 1998 yılında mart ayı hariç imzasız 1999 yılının 5-10 aylarının imzalı, 2001 yılı 7 ve 10 .aylarına ait imzalı bordoların sunulduğu ,bu belgelerden davacının çalışmalarının kesintili olarak bildirilmesine rağmen ,bordrolarda ismi geçen bir kısım tanık anlatımlarından davacının sezon dışında kalan sürede yemek ve çay servisine de baktığından çalışmalarının sürekli olduğunun belirtildiği ,işe giriş bildirgelerindeki ve sunulan bordolardaki imzaların davacıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi aracılığı ile inceleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Mahkemece,işverence sunulan ücret bordolarındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı yönünde alınan 03.05.2005 tarihli bilirkişi A.B.tarafından düzenlenen raporda 2000 ve 1996 yıllarına ait bordoların incelendiği belirtilmesine rağmen dosya içerisinde bu bodroların bulunmadığı,1999 yılı 9 ve10.aylara ait ücret bodrolarında imzaların bulunmadığı belirtildiği halde .bu bordolar da davacının imzası olduğu ,1999 yılının diğer aylarına ait dosya içerisinde mevcut bordoların imza incelemesinin yapılmadığı diğer yıllara ilişkin de benzer eksikliklerin bulunduğu,15.11.2005 tarihli bilirkişi raporunda ise davacının imzası ile teyid edilmiş ücret bordoları dikkate alınmadan eksik sürelerin tesbitinin yapıldığı ve bu hatalı raporun karara esas alındığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş ,03.05.2005 tarihli bilirkişi raporunda incelendiği belirtildiği halde dosya içerisinde mevcut olmayan 2000 yılı 6,7,8,9,10.ayları,1997 yılı 1,2,3,4,6,8 ayların 1996 yılı 9,10,11,12.aylarına ait ve varsa bunların dışında kalan ve uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olan ücret bordolarının işverenden istenilerek dosyada bulunan diğer bordolarla birlikte imza incelemesi yapılarak ,imzanın davacıya ait olduğu tesbit edilmiş ücret bordolarında belirtilen süreler aynen kabul edilerek, bu ücret bordolarındaki süre kuruma bildirilmiş ise, bu aylarda bildirilen süre dışında bildirilmeyen günlere ilişkin talebin reddine davacının imzası bulunmayan veya var olan imzaların davacıya ait olmadığı saptanan bordolardaki süreler tam ay olarak kabul edilerek,eksik bildirilen süreleri tesbit etmektir.
Mahkemece,bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3..Davacı tarafından hizmet tesbiti ve işci alacaklarına ilişkin olarak ayrı ayrı iki dava açılmış ve bu davalar mahkemece birleştirilmiş olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 8.maddesi uyarınca davacı yararına işçilik alacaklarına ilişkin dava yönünden ayrıca avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasıda hatalı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,15.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.