16. Hukuk Dairesi 2016/5330 E. , 2016/6465 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan temyize konu 25534 ada 1 parsel sayılı 11.959,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, krokisinde (A) ile gösterilen 38,30 metrekarelik yerin 02.07.2011 tarihinden beri ..."ın, (B) ile gösterilen 6.717,00 metrekarelik yerin 1995 yılından beri ..."ın kullanımında olduğu ve (E) ile gösterilen 4.685,00 metrekarelik yerin kullanımsız olduğu şerhi yazılmış, tutanağın edinme sebebine ayrıca krokisinde (D) ile gösterilen 158,30 metrekarelik yerin 01.04.2012 tarihinden beri ..."ın, (C) ile gösterilen 360,40 metrekarelik yerin 01.04.2012 tarihinden beri ..."ın kullanımında olduğu belirtilerek arsa niteliğiyle adına tespit edilmiş, 25534 ada 2 parsel sayılı 4.463,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, krokisinde (A) ile gösterilen 210,20 metrekarelik yerin 2011 yılından beri ..."ın, (C) ile gösterilen 2.881,70 metrekarelik yerin 1995 yılından beri ..."nin kullanımında olduğu ve (B) ile gösterilen 316,40 metrekarelik yerin kullanımsız olduğu şerhi yazılmış, tutanağın edinme sebebine ayrıca krokisinde (D) ile gösterilen 1.054,70 metrekarelik yerin 01.04.2012 tarihinden beri ..."ın kullanımında olduğu belirtilerek arsa niteliğiyle adına tespit edilmiştir. Davacı ..., 25534 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokisinde (C), (D) ve (E) ile gösterilen bölümleri ile 25534 ada 2 parsel sayılı taşınmazın krokisinde (B) ve (D) ile gösterilen bölümlerinin 1995 yılından beri kendi kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak adına beyanlar hanesine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 25534 ada 1 parsel sayılı taşınmazın (C), (D) ve (E) ile gösterilen bölümleri ile 25534 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (D) ile gösterilen bölümünün davacının kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerhine, diğer hususların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"na 5831 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile eklenen Ek madde 4 uyarınca 2013 yılında yapılan kadastro çalışması sonucunda düzenlenen kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin düzeltilmesine yöneliktir. Sözü edilen yasa maddesinde, adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmesi gereğine değinilmiştir. Ayrıca 19.04.2012 tarih ve 6292 sayılı Kanun"un 6/2 ve 11/14. maddelerinde, Kadastro Müdürlüklerince 2/B alanları hakkında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerinde ve kadastro tutanaklarında; bu alanların fiili kullanım durumları, varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu, bu yerlerin ve üzerlerindeki muhdesatın 31.12.2011 tarihinden önce olmak üzere ne zamandan beri kim veya kimler tarafından kullanıldığının gösterileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacı, çekişmeli taşınmazlar hakkında, kullanımının 1995 yılında başlayıp halen devam ettiği iddiasına dayanmıştır. Ancak mahkemece, mahalli bilirkişi ve tanıkların soyut nitelikteki beyanları ile bilimsel verilerden uzak, denetime elverişli olmayan ve öncekilerle çelişkili durumdaki ziraat bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulmuş olması nedeniyle yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazların kadastro tespiti 2013 yılında yapılmış olduğuna göre, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca davacının bu tarihte taşınmazın fiili kullanıcısı olması ve kullanımın 31.12.2011 tarihinden önce başlamış olup olmadığının, fiili kullanımın ne şekilde sürdürüldüğünün yöntemince araştırılması gerekir. Mahkemece mahallinde 2015 yılında yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar, somut nitelikli maddi olgulara dayanmaksızın dava ve temyize konu taşınmaz bölümlerinin 10-15 yıldır davacının kullanımında olduğunu belirtmişler, keşif sonrası ibraz edilen ilk ziraat bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin genelde taşlık, çalılık niteliğinde olduğu, kısmen imar ve ihya edildiği, tarımsal amaçla kullanımlarının 5-6 yıl olabileceği belirtilmiş, aynı bilirkişinin sunduğu 1. ek raporda bu kez 1 sayılı parseldeki dava konusu bölümlerin imar-ihyasının tamamlandığı, tarımsal amaçla 5-6 yıldan beri kullanıldığı, 2 sayılı parseldeki bölüm yönünden ise kısmen taşlık, çalılık niteliğinde olduğu, kısmen de imar ve ihya edildiği belirtilmiş, yine aynı bilirkişinin sunduğu 2. ek raporda ise tüm çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro tespit tarihinden 5-6 yıl öncesinden beri tarımsal amaçla kullanıldığı belirtilmiştir. Belirtilen durumlar karşısında doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazların 2011 yılına ait ortofoto haritaları ile yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan ve önceki yerel bilirkişilerden farklı şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, üç kişilik ziraat mühendisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 2011 yılı ve öncesi dönem itibariyle kimler tarafından neye istinaden kullanıldığına ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden çekişmeli taşınmazlara ait, tespit tarihi ile 2011 yılı ve öncesine ilişkin ortofoto ve yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları da uygulanıp değerlendirilecek, ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan ise dava ve temyize konu taşınmazlarda 2011 yılı ve öncesi ve tespit tarihi itibari ile fiili kullanımının bulunup bulunmadığına ilişkin ve önceki raporlar arasındaki çelişkileri de giderir şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra, teknik bulgulara aykırı düşen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği hususu da göz önünde bulundurularak toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.