21. Hukuk Dairesi 2007/3308 E. , 2008/453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sivas İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2006
NUMARASI : 2006/347-2006/1014
Davacı, 23.03.1983-24.08.2001 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 23.02.1983-24.08.2001 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir.
Mahkemece, istemin reddine, davacı tarafından primi ödenen sürelerin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tesbitine karar verilmiştir.
Davacının nakliyecilik işinden vergi kaydının 23.02.1983-24.10.1983 ve 31.10.1983-02.01.1985 tarihleri arasında, şoförler odası kaydının ise 15.03.1980-24.08.2001 tarihleri arasında olduğu,15.05.1984 tarihinde 23.02.1983 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği,27.07.2005 tarihli sigortalı bilgileri yazısından davalı Kurumca 23.02.1983-24.10.1983, 31.10.1983-02.01.1985,22.03.1985-09.03.2000 ve 16.07.2000-24.08.2001 tarihleri arasında olmak üzere 17 yıl 10 ay 27 gün sigortalı kabul edilirken, 07.12.2005 tarihli sigortalı bilgileri yazısında yalnızca vergi kaydı itibariyle 1 yıl 10 ay 2 gün sigortalı sayıldığı, sebep olarak da şoförler odasındaki kaydın geçersiz olmasının gerekçe gösterildiği, davacının 09.03.2000-15.07.2000 arasında SSK."na tabi çalışmalarının mevcut olduğu ve bu çalışmanın tekrar 03.11.2002 tarihinden itibaren başlayarak devam ettiği yapılan incelemede anlaşılmıştır.
1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesini 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe girerek değiştiren 2654 sayılı Yasa ile Bağ-Kur sigortalılığı için vergi mükellefiyet kaydının mevcudiyeti aranmış, adı geçen maddede 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile değiştirilerek sigortalılık için gelir vergisi mükellefiyeti, meslek kuruluşu ve esnaf sicil kayıtlarından birinin bulunması yeterli görülmüştür. Davacının sigortalılık tescili 15.05.1984 tarihinden yapıldığından bu dönemde de vergi kaydı esas alındığından 23.02.1983-24.10.1983 ve 31.10.1983-24.01.1985 tarihleri arasında kurumca sigortalı olarak kabulü doğru olmakla birlikte davacının vergi kaydının bulunmadığı ve sigortalılık şartlarını taşımadığı 24.10.1983-31.10.1983 ve 02.01.1985-22.03.1985 tarihleri arasındaki döneme ait primler 1992 yılındaki af kapsamında ödenmiş ise primler tahsil edilip kurumca uzun süre kullanıldığından ve bu sürelerde de sigortalı olduğu yolunda sigortalıya uzun yıllar umut ve güven verildiğinden davacının 23.02.1983-22.03.1985 tarihleri arasında kesintisiz sigortalı sayılması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1997/10-578-758 sayılı kararında da bahsedildiği üzere bu sonuç Sosyal Güvenlik İlkelerinin ve MY. 2. maddesinin zorunlu bir sonucudur.
Öte yandan, oda kaydının usulüne uygun olarak tutulmamasında davacının ne şekilde kusurlu olduğu ve kaydın başlangıcından 25 yıl sonra yapılan bir inceleme sonucu üstelik 18 yıla yakın süreye ilişkin tüm primler de tahsil edildikten sigortalılığın 1985 yılından sonraki bölümünün neye dayanılarak iptal edildiği anlaşılmamış, mahkemenin ise davacının durumunu, Yargıtay uygulamalarını, Sosyal Güvenlik İlkelerini, hakkaniyet ve iyiniyet kurallarını dikkate alarak değerlendirilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişinin görüşlerini esas alarak sonuca gitmesi uygun görülmemiştir.
Uyuşmazlık konusu olan 23.02.1983-24.08.2001 tarihleri arasındaki dönemde, davacının Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi 09.03.2000-15.07.2000 tarihleri arasında geçen çalışmasının bulunması nedeniyle çakışan sigortalılık söz konusu olduğundan sosyal güvenlik sistemimizde ise çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınması gerekeceğinden SSK. sigortalılığının iptali gerekebileceğinden bu durumda dava Sosyal Sigortalar Kurumu"nun hak alanının ilgilendirdiğinden davaya dahil edilmesi sağlanmalıdır.
Yapılacak iş; SSK. Başkanlığının yöntemince davaya katılımı sağlanarak delillerini toplamak yukarıda açıklanan ilkeler esas alınarak sonuca varmaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.