3. Hukuk Dairesi 2016/398 E. , 2017/7649 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, davacı ..."ın, 08.12.2011 tarihinde babası....’a ait bina inşatının üst katında inşaat malzemelerini topladığı esnada binanın yakınından geçen davalı kuruma ait yüksek gerilim hattında bununa elektriğin çarpması sonucu ağır yaralandığını, davacının babasının davalı kuruma verdiği 09.02.2011 tarihli dilekçe ile binanın çok yakınından geçen bu hatların can güvenliği açısından tehlike oluşturduğunu bildirdiğini ancak davalı kurum tarafından hiçbir önlem alınmadığını, davalı ... idaresinin özensizliği ve sorumsuzluğu nedeniyle meydana geldiğini, kazada davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığını, davacının kaza nedeniyle sağ elinde ve sağ ayağında sakatlık oluştuğunu ve vücudunun diğer yerlerinde yanık izleri kaldığını, geçimini çiftçilik ile sağlayan davacının kaza tarihinden beri çalışmadığını, ayrıca bu olay nedeniyle büyük acılar çektiğini, diğer davacı ..."ın ...’ın eşi olarak en az Mürsel kadar manevi ızdırap duyduğunu, diğer davacı çocuklarının da hayatları boyunca babalarının bu sakatlığını görerek üzüntü yaşayacaklarını belirterek, elektrik çarpması sonucu ağır biçimde beden gücü kaybına uğrayan davacı ... için, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi tazminat ile 40.000,00 TL, manevi tazminat, davacı ... için 20.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL , ... için 3.000,00 TL ve ... için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 11.03.2015 tarihli dilekçesi ile davacı ... yönünden maddi tazminat talebini 121.137,76 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava konusu olayda davalıya atfı kabil bir kusur olmadığını, davalı kuruma 09.02.2011 tarihli dilekçe ile yapılan başvuru üzerine, 20.10.2011 tarihinde tehlike arz ettiği belirtilen OG hattına potans kullanarak inşaattan 3 metre mesafeye getirdiğini ve bu durumun davacının dilekçesi arkasında tutanak düzenlenerek kayıt altına alındığını, davacının yaşı itibariyle temyiz kudretine sahip olduğunu ve kendi menfaati için önlem alabilecek durumda olduğunu, buna rağmen davacının hiçbir önlem almadığını ve kazanın meydana gelmesine ağır kusurlu olduğunu, talep edilen tazminat miktarının da fahiş olduğu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile;
Davacı ... için Davacı ... 121.137,76 TL meslekte kazanç kaybı tazminatı ile 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08.12.2011 tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
Diğer davalıların manevi tazminat istemlerinin ise davacı ..."in yaralanmasının ağır bedensel zarar olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın aşağıdaki bendin dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Dava, 08.12.2011 tarihinde elektrik çarpması sonucu yaralanan davacı ... için maddi ve manevi, diğer davacı eş ve çocukları için ise manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacı ..."ın, geçirmiş olduğu kaza nedeniyle %43.2 oranında meslekte kazanma gücü kaybına (sürekli iş göremezliğe) uğradığı, Adli Tıp Kurumu"nun 04.08.2014 tarihli raporu sabittir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak cismani zarar kavramına (B.K.46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana. baba. karı. koca, evlat gibi) yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama söz konusudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/ 11-122,1995/430 23.9.1987 gün ve E.1987/9-183 K.1987/655 sayılı kararları da aynı esaslara dayanmaktadır.
Öte yandan BK.’nun 47.maddesine dayalı olarak manevi tazminat isteminin gerek doğması gerekse kapsamı özel koşullara bağlanmıştır. Beden ve ruh tamlığının ihlalinden başka durum ve koşullar, diğer bir deyişle durumun özellikleri manevi giderimi gerektirmeli giderek BK.’ nun 47.maddesindeki unsurlar gerçekleşmelidir. Bu unsurlar: bir kimsenin bedensel zarara uğramış bulunması, davayı bedensel zarar uğrayanın açması ve özel hal ve şartların gerçekleşmesidir. Özel hal ve şartlardan anlaşılması gereken olayın özellikleri olup hakim her olayın özelliğine göre bunu takdir etmelidir. Manevi tazminat isteyen yakının
kazalı ile olan saygı ve bağlılığının, duygu birliğinin derecesi, biri birlerine gösterdikleri koruma, sevgi, düşkünlük, göz önünde tutularak, manevi zararın oluşup oluşmadığı ve tüm bunların yanı sıra olayın meydana gelişindeki özellikler dikkate alınarak manevi tazminatın miktarı değerlendirilmelidir.
Eldeki davada, davacı ..."nin eşi, diğer davacılar .... babaları olan ve 35 yaşında geçirdiği bu kaza sonucu özellikle sağ el ve sağ ayağı gibi hayati organlarındaki fonksiyon kaybı sonucu % 43,2 oranında iş göremezliğe uğrayan davacı ..."in eş ve çocuklarının ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün bozulduğunun kabulü gerekir.
Nitekim yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunun 56/2 maddesi ile de bu konuda düzenleme yapılarak “Ağır bedensel zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat verilebileceği” hükme bağlanmıştır.
Buna göre mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular nedeniyle olayda uygun illiyet ve hukuka aykırılık bağı koşulları oluştuğundan davacı eş ve çocuklar yararına uygun bir manevi tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde davacı ..."in yaralanmasının ağır bedensel zarar olarak kabul edilemeyeceğinden bahisle davacı eş ve çocukların manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.