Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin mahkemenin görevsizliğine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı 23.01.2007 tarihli dava dilekçesiyle, 04.10.2006 tarihinde meydana gelen Trafik iş kazası sonucu yaralanarak sağ femur kemiği kırıldığından bahisle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00YTL Maddi ve 9.000,00-YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece olayın iş kazası olmadığı genel mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar süresinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 5521 sayılı Yasanın 1.maddesidir. Anılan maddede; işçiyle işveren veya işveren vekili arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının İş Mahkemelerinde çözümleneceği hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere, İş Mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur. a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır. b)Uyuşmazlık iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanmalıdır.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında hizmet ilişkisi bulunduğu, başka bir anlatımla davalının davacının işvereni olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının yaralanması ile sonuçlanan kazanın iş kazası olup olmadığı, diğer bir deyişle uyuşmazlığın iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece; Sosyal Sigortalar Kurumunca olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediğine ilişkin bir araştırma yapılmaksızın, yalnızca olayın iş kazası olmadığına ilişkin iş müfettişi raporu esas alınarak görevsizlik kararı verilmişse de bu sonuca noksan araştırma ve soruşturma ile varıldığı anlaşılmaktadır. İş müfettişinin raporu yalnızca kazaya karışan aracı kullanan ve davalının babası olan Zekeriya Kulkul’un beyanına göre düzenlenmiştir. Öte yandan davacı dava dilekçesinde iş bitimi işverenin temin ettiği araçla eve dönerken kaza geçirdiğini ileri sürmüş ve iş müfettişinin raporu sunulduktan sonra olayın iş kazası olduğuna ilişkin tespit davası açmak için süre talep etmiştir. Davanın niteliğine göre, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, sigortalının meslekte kazanma güç kayıp oranı ve bu orana göre, Kurum tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer yermeksizin araştırılıp saptanması gerektiği söz götürmez. Oysa mahkemece, açıklanan doğrultuda inceleme ve araştırma yapılmadığı ortadadır.
Yapılacak iş; davanın niteliği göz önünde tutularak, öncelikle olayın SSK Başkanlığı tarafından iş kazası olarak değerlendirilip değerlendirilmediği, iş kazası olarak kabul edilmiş ise, sürekli iş göremezlik oranı ve bu orana göre sigortalıya gelir bağlanıp bağlanmadığı ve gelir bağlanmış ise sigortalıya bağlanan gelirin ne olduğu Kurumdan sorulmak ve bildirilen miktarı zarardan düşmek,
Olayın iş kazası olmadığının ya da sigortalıya gelir bağlanmadığının bildirilmesi durumunda ise; sigortalıya olayın iş kazası sayılması ve gelir bağlanması için Kuruma başvurması giderek dava açması yönünden önel verilmek ve verilen önelin sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle kazaya karışan sürücünün soyut anlatımına göre düzenlenen iş müfettişi raporu esas alınarak, davacının delilleri toplanmaksızın, noksan araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,22.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.