Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan T.T.A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Hüküm İş Mahkemesinden verilmiştir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 8.maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilmiş nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.Olayda hüküm davacılar vekilinin yüzüne karşı 26.05.2006 tarihinde tefhim edildiği halde temyiz 17.07.2006 tarihinde yapıldığından davacıların temyiz talebinin süre yönünden reddi gerekmiştir.
2-Davalı T. T. A.Ş.’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı T.T. A.Ş.İzmir ili ile bağlı ilçe ve köylerin santral sahalarındaki telefon şebekesi işini ihale sonucu Y.İnş. LT.ŞTi’ne verdiklerini,bu şirketinde işi davalı N.Lşti ne yaptırdığını işin anahtar teslimi olarak yaptırılması nedeniyle kazadan sorumluluklarının söz konusu olamayacağınını iddia etmektedir.Mahkemece bu konuda herhangi bir araştırılma yapılmadan sonucu gidilmiştir.Öncelikle yapılacak iş T.T. A.Ş.ile Y.İnş.ve N.L.şti.arasındaki sözleşmeler celbedilerek davalı kurumun sorumluluğu tesbit edilmelidir.
Ayrıca mahkemece Asliye Ceza Mahkemesince alınan kusur raporu ile yetinilmiş tazminat dosyası ile ilgili kusur raporu alınmamıştır.İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişi, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Öte yandan dava nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için kurum tarafından hasahiplerine bağlanan gelirin Peşin Sermaye değerinin belirlenen tazminatdan düşürülmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş yerleşmiş, görüşlerindendir. Bu bakımdan, davanın niteliği gözönünde tutularak öncelikle hak sahiplerine Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın, tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön, haksahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine; gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumunu davaya dahil etmesi için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır. Başka bir anlatımla, haksahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada, 506 Sayılı Yasanın 24.maddenin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda; haksahibine, gelir bağalanmayacağı giderek, haksahibinin, destekten yoksun kalma tazminat isteme hakkına sahip olmayacağı açık-seçiktir. Somut olayda, haksahibi Anne ve baba yönünden yukarıda açıklanan doğrultuda, inceleme ve araştırma yapılmadığı ortadadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozulmasına, bozma nedenine göre, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
O halde, davalı T.T.A.Ş.’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 5.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.