3. Hukuk Dairesi 2017/11052 E. , 2017/7798 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi taraflarca istenilmekle; daha önceden belirlenen 31.05.2016 duruşma günü için tebligat üzerine gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Taraflardan gelen olmadığının anlaşılması üzerine, dosyanın eksik evraklar nedeniyle geri çevrilmesi sonrasında, dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı kiraya verenler vekili; dava konusu taşınmazın davacıların murisi tarafından dava dışı şirkete 01.01.2009 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiralandığını, davalıların sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, borçlu kefiller hakkında, sözleşme gereğince ödenmeyen damga vergisi alacağı nedeniyle başlatmış olduğu icra takibine, davalı borçluların itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; 818 Sayılı B.K. uyarınca kefilin sorumlu olduğu miktar açıkça belirtilmesi gerektiği sözleşmede kefilin sorumlu olması gereken miktarın belirtilmediği savunarak davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, TBK"nun 583. Maddesi gereğince usulüne uygun bir kefalet akdi olmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine karar davacılar ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 346. maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun"da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354"ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.
Müşterek kefaleti düzenleyen BK"nun 487.madde (TBK"nun 586 m.) ile kefalette şekil şartını düzenleyen BK"nun 484.madde (TBK"nun 583 m.) hükmüne göre kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olmaz. Kira sözleşmesinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan BK.nun 484. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılmış olması yanında ayrıca kefilin mesul olacağı miktarında gösterilmiş olması gerekir. Öte yandan BK.nun 493. maddesi gereğince kefil mahdut bir zaman için kefil olmuşsa asıl borçlunun o zaman dilimi içindeki ödemediği borcundan sorumludur.
Somut olayda; Takipte dayanılan ve karara esas alınan 01.01.2009 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı vekili 28.01.2011 tarihinde kefiller hakkında başlattığı icra takibi ile ödenmeyen toplam 113.698 TL damga vergisi bedelinin tahsilini talep etmiştir. Davalı kiracının şirket olması karşısında, kefillerin kira sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığına ilişkin uyuşmazlık yoktur. Ne var ki, sözleşmenin kefil sıfatıyla imzalanmış olması, doğrudan davalıların kefil olarak sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Kefaletin, yasanın aradığı şekil şartlarına uygun olması da zorunludur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ise 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, davalı kefillerin, kefilliğine ilişkin kira sözleşmesi, 6098 Sayılı TBK"nun yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış olduğundan, kefaletin şekil şartları 818 Sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Bu nedenle sözleşmenin TBK"nun 583. Maddesine uygun düzenlenmediği gerekçesi ile davanın reddi doğru değildir.
Ancak Sözleşme tarihine göre uygulanması gereken ve kefalette şekil şartını düzenleyen 818 Sayılı BK"nun 484. md. hükmüne göre kefilin sorumlu olacağı azami miktar belirtilmedikçe kefalet geçerli olamaz. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.