22. Hukuk Dairesi 2017/16329 E. , 2018/25801 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 03/03/2008-15/07/2014 tarihleri arası çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işverence feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacını iş sözleşmesini haklı nedenle feshedildiği beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İş sözleşmesinin işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere kanundaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Dosya içeriğine göre davacı 03.03.2008-15.07.2014 tarihleri arasında davalı bankada pazarlama yetkilisi olarak çalışmıştır. İş sözleşmesi 14/07/2014 tarihli fesih bildirimi ile, “Teftiş Kurulu Başkanlığının, ... Toptancılar Sitesi Şube Müdürlüğü 26.03.2014 tarih ve S-2014-05 numaralı Soruşturma Raporu Disiplin Komitesinde görüşülmüştür. Gün içinde ihtiyaç duyduğunuz parayı Banka kasasını kullanarak kendi ödemelerinizde kullandığınız, müşterilerin fiktif/muvazaalı işlemlerinin engellenmesi konusunda da zafiyet gösterdiğiniz ve iki ayrı müşteri hesabına usullere aykırı olarak para yatırdığınız tespit edilmiştir. Buna göre; Bankamız Personel Politikasının ilgili maddeleri ve 4857 Sayılı İş Kanunun 25/II Maddesi gereği iş akdinizin bildirimsiz ve tazminatsız olarak sona erdirilmesine karar verilmiştir.” denilerek feshedilmiştir.
Davalı tarafça teftiş soruşturma raporu ve ekleri dosyaya sunulmuştur. Soruşturma kapsamında davacı verdiği ifadesinde; işlemlerin gerçekleştirildiği tarihte hesabında altın bulunduğunu ve o günlerde piyasadaki altın fiyatlarının hareketli olduğunu, mesai arkadaşından, akşam mesai saatinden sonra altın hesabını bozdurarak nakit çıkışı yapılmak üzere hesabına nakit yatırmasını istediğini, 25.000,00 TL ve 5.000,00 TL"yi açıktan kendi hesabına yatırttığını, söz konusu işlemler ile ilgili amirlerini bilgilendirmediğini beyan etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, bankaların güven ve itimat kurumu olması ve yapılan işlemlerin hukuk ve mevzuata uygun olmasının kamu düzenini de ilgilendirmesi göz önüne alındığında fesih sebebi yapılan işlem ve eylemler sebebi ile davalı ile davacı arasındaki iş ilişkisinin temelini oluşturan güven ilişkisinin sarsıldığının ve artık iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren yönünden çekilmez bir hal aldığının kabulü gerekir. Bu durumda; iş sözleşmesinin işverence işçinin doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan davranışları sebebi ile haklı olarak feshedildiği anlaşılmakla; kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Aynı ispat kuralları hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının tanık beyanları ile fazla çalışma yaptığını ispatladığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece de; bu bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma yeterli değildir. Davacının ... ile ... haricindeki tanıkları işyerinde çalışmamışlardır. Davacı tanıklarından ..., davacının son çalıştığı şubede 7-8 ay birlikte çalıştıklarını, ... ise, davacı ile bir yıl kadar birlikte çalıştıklarını beyan etmişlerdir. İşyerindeki çalışma düzenini bilmeyen tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceği gibi işyerinde çalışan tanıkların beyanlarına ise ancak davacı ile birlikte çalıştıkları süre ile sınırlı olarak itibar edilebilir. Şu halde; Mahkemece, davacı tanıkları ... ile ..."ün işyerinde davacı ile birlikte çalıştıkları dönem belirlenmeden, beyanlarının tüm uyuşmazlık konusu dönem bakımından hükme esas alınması doğru bulunmamıştır. Belirtilen davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalıştıkları dönem belirlenerek, bu dönem ile sınırlı olarak fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmalıdır.
4-Kabule göre de, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.