10. Hukuk Dairesi 2015/20814 E. , 2017/7781 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... ve ...vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
506 sayılı Yasanın 2. maddesine göre, “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar”. Söz konusu Yasada “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş ise de, 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, Borçlar Kanununun 313 – 354. maddelerinde de bu konuda düzenlemeler yapılmıştır. Borçlar Kanununda, anılan sözleşme, “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazası,
"a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.
Olayın, iş kazası olarak kabul edilebilmesi için olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
Bu yönde, 5510 sayılı Kanun"un anlamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar: a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet akdine dayanması, b) İşin işverene ait yerde yapılması, c) Kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir. Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur.
Somut davada; davacı taraf, dava dilekçesinde özetle "06.10.2008 tarihinde davalı ... şirketinde çalışmaya başladığını, ancak adı geçen firmanın sigorta yaptırmaksızın kendisini çalıştırdığını, 14.01.2009 tarihinde iş çıkışında davalı firmanın çalışanlarını eve bırakmak için kullandıkları araca binmek için karşıdan karşıya geçtiği sırada ...... plakalı aracın kendisine çarpması neticesinde beden bütünlüğünün bozulduğunu" iddia ederek, olayın iş kazası olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı taraf ise, davacının kendi işyerlerinde çalışmadığını, işyerinde kullanılan bir servis olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı, işyerinin önce ...tarafından işletildiğini, 02.01.2009 tarihinde davalı ...arafından resmi olarak devir alındığını beyan etmekte olup davacının beyanı resmi vergi dairesi kayıtlarıyla da örtüşmektedir.
Davacı tanıkları, olayın davacının iddiasında belirttiği şekilde gerçekleştiğini, davalı tanıklarından ...; davacının evinin yakın olduğunu, eve yaya gidip gelirken gördüğünü, davalı işyerinde servis olmadığını bildiğini, diğer davalı tanığı ...; 2009 yılı başlarında işe girdi diye hatırladığını,davalı işyerinde servis olmadığını beyan etmişlerdir.
Kurum denetmeni tarafından düzenlenen raporda, davacının davalı işyerinde 05.01.2009-14.01.2009 tarihleri arasında çalıştığı kabul edilmiş ancak olayın olduğu yer işyeri sayılamayacağından olayın iş kazası olmadığı belirtilmiştir. Eldeki deliller hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Mahkemece dava konusu dönemde davalı iş yerinde çalışan bordro tanıkları resen tespit edilerek dinlenilmeli, bordro tanıklarına ulaşılamaması halinde dava konusu işyerine komşu işyeri tanıkları ve komşu işyeri bordro tanıkları tespit edilerek dinlenilmeli, devir öncesi servis yapan araç olup olmadığı varsa plakaları ,devir sonrası servis aracının teke düşüp düşmediği teke düşmüş ise plakası tespit edilerek araç şoförleri dinlenilmeli, olayın meydana geldiği yerden, davalı işyerinde çalışanların servis aracı ile alınıp alınmadığı araştırılmalı, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Cavit İdin"e iadesine, 13.11.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.