3. Hukuk Dairesi 2016/491 E. , 2017/7889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki su aboneliği tesisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacının 28/03/1988 tarihinde satın aldığı arsa üzerine ev yaptırdığını, inşaatın bitiş tarihinin 01.01.2004 olduğunu, davacının yurt dışında yaşaması nedeni ile evine su aboneliği almadığını, davalı kuruma başvurduğunda ise evin inşaat ruhsatı olmaması nedeni ile su aboneliğinin verilemeyeceğini bildirdiklerini, 3194 sayılı İmar Kanununun geçici 11. maddesine 12/10/2004 tarihinden önce yapılmış inşaatlara elektrik, su vb. abonelikler verilmesi için inşaat ruhsatı şartının aranmayacağının belirtilmiş olmasına rağmen davalı kurumun müvekkilinin evine su aboneliği vermemesinin hukuku aykırı olduğunu belirterek, davacının evine su aboneliğinin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; 3194 sayılı İmar Kanunun ""Kullanma izni alınmamış yapılar"" başlıklı 31. maddesinde ""inşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar, ancak kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir"" hükmünün yer aldığını, inşaatın bitim tarihini belgelendirmediğini ve imar kanunu geçici 11.maddesinde sayılan hizmetlerden birisini kanunda belirtilen tarihten önce aldığını belgelendirmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, taraflar arasındaki muarazanın men"ine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Bilindiği üzere, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 30 ve 31. madde hükümlerine göre, yapı kullanma izin belgesi bulunmayan yerlerde abonelik tesisi mümkün olmayıp, dava konusu binanın yapı kullanma (iskan) izninin alınmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Hâl böyle iken, yasa koyucu; ülkemizde, yapı (inşâat) ruhsatı alınmadan inşa edilmiş ya da yapı (inşâat) ruhsatı alınmasına rağmen, yapı kullanma (iskân) izni alınmamış birçok yapının bulunması nedeniyle yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere, 5784 sayılı Kanunun 25. maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen geçici 11. madde ile bir istisna getirmiştir.
26.07.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren geçici 11. madde; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon, doğal gaz gibi alt yapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su ve/veya elektrik bağlanabilir. Bu kapsamda, ilgili belediyeden dağıtım şirketlerine elektriğin kesilmesi talebinin söz konusu olması halinde aboneliği iptal edileceğinden, su ve/veya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12/10/2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan abonelikler de ait olduğu gruba dönüştürülür." hükmünü içermektedir.
Madde içeriğinden de görüldüğü üzere; yasa koyucu, getirdiği istisnanın uygulanma süresini sınırlandırmakla yetinmemiş; ayrıca, kanunun uygulanmasını bazı şartların gerçekleşmiş olmasına da bağlamıştır. Bu nedenle, geçici abonelik tesisi işlemlerinde; kanunda sayılan şartların tamamının mevcut olduğu işlemin tesis edilmesini isteyen kişi tarafından ispat edilmeli; ayrıca, işlemi tesis edecek kuruluşlar (ve dava yolu ile tesis edilmesi istenildiği takdirde davaya bakan mahkeme) tarafından da süre sınırının aşılıp aşılmadığı denetlenmelidir.
Buna göre, 12.10.2004 ila 26.07.2008 tarihleri arasında alınan yapı (inşâat) ruhsatına göre yapılmış, ancak kullanma izni alınmamış yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon, doğal gaz gibi alt yapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi ve yapıda ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması hâlinde, kullanma izni alınıncaya kadar ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su ve/veya elektrik bağlanabilir. 12.10.2004 tarihinden önce inşa edilen yapılarda ise yapı (inşâat) ruhsatı alınmış olma şartı dahi aranmamaktadır. Diğer bir deyişle, 12.10.2004 tarihi ile 26.07.2008 tarihleri arasında yapı (inşâat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olan yapılar için kanunen aranan koşullar, 12.10.2004 tarihinden önce inşa edilen yapılar için aranmayacaktır. Geçici elektrik veya su aboneliğinin tesisi için, yapının 12.10.2004 ten önce yapıldığının ispatı ve oturmaya elverişli olması yeterlidir, bunlar dışında başka bir şart aranmaz.
Somut olayda; davaya konu binanın yapı ruhsatının olmadığı Şahinbey Belediye Başkanlığınca bildirildiği anlaşılmaktadır.
../...
-3-
O halde, mahkemece; davacı tarafın tek taraflı beyanı ile ilgili belediyeye yaptığı binanın vergiye esas bildiriminin, inşaatın bitiriliş tarihi açısından davanın ispatına yeterli görülemeyeceğinden, davacıya binanın 12.10.2004 tarihinden önce tamamlanmış olduğunu ispat etmesi için imkan verilmesi, inşaatın yapılış/bitirilişine ilişkin bilgi ve kayıtlar getirtilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Kabule göre de, davacının dava dilekçesindeki talebinin su aboneliği tesisi olduğu anlaşılmaktadır.
HMK."nun 297. Maddesi (HUMK. md. 388) gereğince; mahkemenin, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında, açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde infazı kabil karar vermesi gerekir.
Aynı kanunun 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre ise, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Buna göre, mahkemece, dava dilekçesindeki talebe ilişkin hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde muarazanın menine şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.