14. Hukuk Dairesi 2010/4559 E. , 2010/5323 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.09.2009 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki kaydın terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.01.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 344 ada 429 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, taşınmazın kaydında okul yeri olduğuna dair belirtme bulunduğunu, ancak kamulaştırma yasası gereği gerekli işlemlerin yapılmadığını ileri sürerek tapu kaydından belirtmenin terkinini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Dava, beyanlar hanesine kaydın terkini isteğine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 1012. ve Tapu Sicil Tüzüğünün 60 ila 64. maddelerinde yedi bölüm olarak düzenlenen “beyanlar” gerek tescillerden, gerekse şerhlerden farklıdır. Kütüğün beyanlar hanesine işlenen kayıt, kural olarak ne bir ayni hak ihdas eder ne de şahsi bir hakkı güçlendirmeye yarar. Beyanların fonksiyonu, gayrimenkulle ilgili bazı fiili veya hukuki durumlara ya da zaten mevcut bulunan bazı haklara aleniyet sağlamaktan ibarettir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde "222 sayılı İlköğretim Kanunu gereğince okul yeri olarak ayrılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığının muvafakatı olmadan satılamaz" kaydı bulunmaktadır. Belirtme taşınmazın imar planı uygulaması sırasında okul yeri olması nedeniyle kayda işlenmiştir. Davacının terkin isteği değerlendirilmeden önce belirtmenin dayanağını oluşturan yasal düzenlemelere kısaca değinmek gerekmektedir.
Uyuşmazlığa konu taşınmazın okul alanına ayrılması nedeniyle sözkonusu olan kısıtlamanın dayanağını oluşturan 3194 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrası Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 günlü, E: 1999/33 K: 1999/51 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Anılan madde; "Resmî yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumî hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmez. Ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şekli devam eder." şeklinde iken Anayasa Mahkemesince "...Yasa"nın 10. maddesinde de belediyelerin, imar plânlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasa"da bu plânların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir.
13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır..." gerekçeleri ile iptal edilmiştir. Bu iptal nedeniyle 3194 sayılı Yasanın 13/1-3 maddeleri yürürlükte olmamakla birlikte, henüz iptal edilen hükümler yerine yeni bir düzenleme getirilmemiştir.
Tüm bu açıklamalardan sonra yeniden somut olaya döndüğümüzde; davacının taşınmaz kaydındaki belirtmeyi terkin ettirebilmesi için, belirtmenin dayanağı imar uygulaması olduğundan genel hükümler uyarınca öncelikle imar planında değişiklik yapılması yönünde bu konuda işlem tesisine yetkili olan belediye başkanlığına başvuruda bulunmaları ya da imar planının iptalini talep etmeleri gerekmektedir.
Bu durumda, mevcut planın değiştirilmesi veya iptali için belediyeye başvurmak yerine henüz yasal dayanağı bulunan belirtmenin terkininin mahkemeden istenmesi olanağı yoktur. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 06.05.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.