3. Hukuk Dairesi 2016/18369 E. , 2017/7940 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların ... 1. Aile Mah. nin 2011/216-1078 EK sayı ve 17/11/2011 tarihli ilamıyla boşandıklarını, müşterek çocuklar ... ve ...’in velayetlerinin davacı babaya verildiğini, ancak boşanma kararında nafakaya hükmedilmediğini, müşterek çocukların büyüdüğünü ve masraflarının arttığını, davalının 2011 yılından itibaren sigortalı işte çalıştığını, bugüne kadar çocuklara hiçbir maddi yardımda bulunmadığını, belirterek müşterek çocuklar ... ve ... için ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, iştirak nafakasının gelecek yıllarda TÜİK"in yayınladığı ÜFE oranında artış yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Boşanma kararıyla birlikte boşanmada kusurlu olan davacının davalıya ayda 300 TL yoksulluk nafakası ödemesine karar verildiğini, 18/04/2014 tarihinde davacının yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin açtığı davanın davalının asgari ücretle çalışıyor olmasının yoksulluğu ortadan kaldırmayacağından aylık 100 TL’sına indirilerek devamına karar verildiğini, davalının kesin hüküm ile sabit olan yoksulluğu karşısında davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, müşterek çocuklar ... ve ... için ayrı ayrı aylık 150,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 327/1. maddesinde çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. (TMK. nun 329/1. maddesi)
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi )
TMK.nun 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.
Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; tarafların 17/11/2011 tarihinde boşandıkları ve boşanma ilamı ile birlikte davalı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacının 08/04/2014 tarihinde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin davada mahkemece verilen kaldırma kararının Yargıtay 3. HD nin 01/04/2015 tarih ve 2014/18996 E- 2015/5335 K sayılı ilamında yoksulluk nafakasında hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, davacının halen yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü olduğu görülmüştür. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının asgari ücretle çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kendisi yoksulluk sınırında bulunan ve yoksulluk nafakası alan davalının ortak çocuklar için iştirak nafakasıyla yükümlü tutulması doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı HMK"ya 6217 sayılı kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/05/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.