Davacı, Bağ-Kur kaydının terkini ile 1.6.2006 tarihinden itibaren SSK"dan emekli aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının terkini ile 12.5.2006 tarihli tahsis talebine göre SSK hizmetleri dikkate alınarak SSK’dan emekli aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine istemiştir.
Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.
Gerçekten, dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden, davacının 1.5.1981’den başlayan kesintili hizmetleri ile 17.10.2002 tarihine kadar Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi olarak toplam 6367 gün prim ödemesinin bulunduğu, 12.5.2006 tarihinde SSK’nın 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca hizmetlerinin birleştirilmesi amacıyla Bağ-Kur ile yapılan yazışma sonunda davacının 15.12.1994-27.9.1995 ve 18.10.2002- devam eden vergi kaydı nedeniyle halen Bağ-Kur sigortalısı sayılması nedeniyle aylığı bağlamadığı uyuşmazlık konusu değildir. Davada ki uyuşmazlık, davacının Bağ-Kur zorunlu sigortalısı sayılması ve hangi Kurumun yaşlılık aylığı bağlayacağı ile Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olup olmayacağı noktalarındadır.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkındaki kanun, amaç bakımından hizmetlerin birleştirilmesine ilişkin olup, sigortalıların durumlarının iyileştirilmesine ve hiçbir yönden mağdur edilmeyerek hizmetlerinin karşılığı olan haklarını tam olarak almalarını sağlamaya yönelik bulunmaktadır. Bu bakımdan Sosyal Güvenlik Kurumlarından birindeki sigortalılık süresinin tek başına gerçekleşmiş olmasının sağladığı hukuki yarar, hizmetlerin birleştirilmesi sonucu sağlanacak yarardan daha fazla ise, başka bir deyişle, hizmetlerin birleştirilmesiyle fayda değil zarar doğuracağı hallerde, hizmet birleştirilmesi hakkında sigortalının feragatını kabul etmek ve ona kendi yararına olanı seçme hakkını tanımak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 6.3.2002 gün ve 2002/21-132 Esas, 2002/139 Karar sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda ise, davacının tercihini 12.5.2006 günlü tahsis talebiyle SSK’daki hizmetlerine dayandırmıştır. Artık davacının Bağ-Kur ile Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi hizmetlerini birleştirmesi koşuluyla kendisine yaşlılık aylığı bağlanabileceği gibi olumsuz bir yoruma gidilemez. Davacının tahsis talep tarihine göre zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayıldığı dönemler dışında kalan SSK’daki hizmet süresi dikkate alınarak 506 sayılı Yasa’nın 60. maddesindeki koşullar gereği aylık bağlamanın diğer şartlarının da gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak davacının tercih ettiği Sosyal Güvenlik Kurumu olan Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan aylığa hak kazandığı takdirde yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi gerektiği ortadadır.
Mahkemece davacının devam eden vergi kaydı nedeniyle halen Bağ-Kur sigortalısı olduğu ve 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesi gereği yaşlılık aylığı alması gerektiğinin yolundaki gerekçeden yaşlılık aylığı alması gerekeceği yolundaki gerekçesinin yerinde olmadığı, anılan yasanın bu davada uygulanmasına yer olmadığı yolundaki açıklamalar ve 1479 sayılı Yasa’nın 4956 sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile değişik 24/II-c bendi gereğince başka bir Sosyal Güvenlik Kurumundan yaşlılık aylığı almaya başladığı tarihten itibaren Bağ-Kur sigortalısı olamayacağından, SSK’dan aylık bağlandığı tarihten itibaren de devam eden 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının sona erdirilmesi yolunda hüküm kurulması gerekirken, aksine görüş ve yorum ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi