11. Hukuk Dairesi 2015/10958 E. , 2016/6201 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/03/2015 tarih ve 2014/465-2015/264 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan ..."in müvekkili ile birlikte 2-3 kişiyi işe alma vaadiyle iş sözleşmesi imzalayacaklarını söyleyip notere götürerek hile ve yanıltma ile bir belge imzalattıktan sonra ortadan kaybolduğunu, ardından vergi dairesinin bildirmesiyle müvekkilinin bazı şirketlerde ortak ve yönetici olduğunu anlaşıldığını, davalı şirketlerle ilgili 1999 ve 2000 yıllarındaki ticaret sicil gazeteleri incelendiğinde davalı ..."in davalı ... şirketindeki %90 hissesinin, davalılar ... ve ...nin"in murisi olan ..."un davalı ... şirketindeki %90 hissesinin, davalı ... ..."nın davalı ... şirketindeki %50 hissesinin, davalı ... "nın davalı ... İnşaat şirketindeki %50 hissesinin müvekkiline devredildiğinin ve müvekkilinin şirket müdürü yapıldığının belirtildiğini, tüm devir işlemlerinin usulsüz olduğunu, imzaların müvekkiline ait olmadığını, rızanın bulunmadığını, bu işlemlerin aldatma ve hile ile alınan vekaletname ile ya da sahte evraklarla düzenlendiğini, tüm davalıların birlikte hareket ettiğini ileri sürerek müvekkili adına yapılmış olan tescillerin iptali ile hisselerin devredenler adına tescilini, iptal işlemlerinin devir tarihinden itibaren geçerli olmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davada şirket ortaklarına ya da mirasçılarına husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 1999-2000 yıllarında gerçekleşen hisse devir işlemlerinin 2004 yılında öğrenerek Şubat ayında davaya konu işlemler nedeniyle davalılardan ..."in kendisini dolandırdığından bahisle şikayet dilekçesi verdiği, dolayısıyla aleyhine yapılan hileyi 2004 yılında öğrenmiş olduğu, dava tarihi itibariyle 1 yıllık hak düşürücü süreyi geçirdiği, devir işlemlerine icazet vermiş sayıldığı, hak düşürücü süre olması nedeniyle mahkemece resen gözetildiği gerekçesiyle hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacıya yapılan şirket hisse devirlerinin iptali ile devreden kişiler adına yeniden tescili istemine ilişkindir. Davacı, dava dilekçesinde hisse devirlerinden sonradan haberdar olduğunu, yapılan hiç bir devir işleminde kendisinin bulunmadığını, imzaların kendisine ait olmadığını, bu devirlerin ya hile ile alınan vekaletname ile ya da sahte olarak düzenlendiğini ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, öncelikle dava konusu edilen tüm hisse devirlerine ilişkin sözleşmelerin ve vekaletnamelerin getirtilerek hisse devirlerinin asaleten mi yoksa vekaleten mi yapıldığının tespit edilmesi, davacıya hangi işlem için hangi vakıalara dayandığının açıklattırılması, hukuki nitelendirmenin yapılması, taraf delillerinin toplanıp davacının iddialarının yapılacak bu nitelendirmeye göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken tüm hisse devir sözleşmeleri celbedilmeden ve davacının iddiaları her bir işlem uyarınca ayrı ayrı değerlendirilmeden karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Ayrıca, davacı, adına şirket hisse devirlerinin yapıldığını öğrenmesinin akabinde dava açtığını ileri sürmüştür. Davacının iş bu davadan önce ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/531 Esas sayılı dosyası ile hisse devreden kişilere karşı hisse devirlerinin iptali ve devredenler adına tescili talebi ile dava açtığı, davanın usulden reddedildiği anlaşılmakta olup işlem tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 31. maddesi uyarınca hileye maruz kalanın sözleşme ile bağlı olmama hakkını herhangi bir şekle tabi olmayan bir irade beyanı ile kullanabileceği dikkate alındığında ... Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın bu anlamda bir irade açıklaması olduğu sabittir. Ayrıca, davacının davalılardan ... hakkında 2004 yılında şikâyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak, davacının 2004 yılında ... hakkındaki şikayetine ilişkin soruşturma dosyası getirtilmemiş, sadece bu dosyayı zamanaşımına uğrattığı iddiası ile yargılanan savcılık görevlisi ile ilgili dosya celbedilmiştir. Bu durumda anılan dosyanın ve tarafların tüm delillerinin getirtilmesi, davacının 818 sayılı BK"nın 31. maddesi kapsamında bir irade beyanının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi de gereklidir. Yine, davacı 2004 yılındaki şikâyetinin sadece dolandırıcılığa ilişkin olduğunu, bu şikâyetin de hisse devirleri ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda anılan soruşturma dosyasının içeriğinin değerlendirilmesi, bu şikâyet esnasında davacının adına pay devri yapıldığını öğrenip öğrenmediğinin tespiti gerekirken denetime elverişli olmayan bilirkişi raporundaki tespitlere bağlı olarak salt 2004 yılında davalı ... hakkında bir şikâyet yapıldığından bahisle hisse devirlerinin 2004 yılında öğrenildiğinin kabulü doğru olmadığı gibi, anılan şikâyetin sadece ... İnşaat Taşımacılık Turizm Reklam ve Promosyon San. Tic. Ltd. Şti"nin hisselerini devreden ... hakkında yapıldığı nazara alınmaksızın diğer 3 davalı şirketteki hisselerini devreden ... ve ... için de ... hakkındaki şikâyet tarihinde hisse devirlerinin öğrenildiğinin kabul edilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.