Davacı askerlik borçlanmasının geçerli sayılması ve davalı kurumun iptal kararının düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava.davacının SSK tabi sigortalı iken 1992 yılında yapmış olduğu askerlik borçlanmasının geçerli olduğunun tesbiti ile aksi yöndeki davalı kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kabulüne.davacını Bağ-kur kapsamında iken SSK’na yapılan askerlik borçlanmasının geçerli olduğuna,davacının Bağ-kurlu olması nedeniyle Bağ-kur’a aktarılan 2.958.240TL askerlik borçlanması priminin SSK kurumu bünyesinde kalmasına karar verilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut belgelere göre ,davacının 18.09.1992 tarihinde SSK ‘na askerlik borçlanması yaptığı daha sonra Bağ-Kur tarafından SSK"na 15.11.1989-14.12.1993 tarihleri arasında davacının Bağ-Kur kapsamında sigortalı olduğunun bildirilmesi üzerine. davalı SSK’ca davacının borçlanma tarihinde Bağ-Kur sigortalısı olduğundan bahisle askerlik borçlanmasının iptal edildiği davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ve bilgilendirme amaçlı olduğu, resmi belge olarak kullanılamayacağının, uyuşmazlık halinde kurum kayıtlarının esas alınacağı belirtilen bilgisayar çıktısı olan hizmet döküm cetvelinden 20.04.1979-24.01.1980,17.06.1980-15.04.1987,15.11.1989-14.12.1993 tarihleri arasında .Bağ-Kur" lu olduğu, 1.8.1986 tarihinden itibaren 1986 yılında 150, 1987 yılında 224, 1998 yılında 188, 1989 yılında 206, 1990 yılında 190, 1991 yılında 236, 1992 yılında 204, 1993 yılında 176 ve takip eden yıllarda SSK sigortalısı olarak çalışmalarının bulunduğu görülmektedir.
506 sayılı Yasa"nın 60/F maddesinde Kanunla kurulmuş bulunan diğer sosyal güvenlik kuruluşları mevzuatına göre sigortalı veya iştirakçi olmayanların ve bu kanuna göre sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların er olarak silah altına alınan veya yedek subay okulunda geçen sürelerin tamamını veya bir kısmını kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri, 1479 sayılı Yasa"nın Ek 9. maddesinde ise bu Kanuna göre sigortalı olanların askerlik borçlanması yapabilecekleri, 1479 sayılı Yasa"nın Ek 9. maddesinde ise bu Kanuna göre sigortalı olanların askerlik, borçlanması yapabilecekleri ölümleri halinde ise hak sahiplerinin borçlanma talebinde bulunabilecekleri bildirilmiştir.
Uyuşmazlık davacının askerlik borçlanmasını Bağ-Kur"a mı yoksa SSK"na mı yapabileceği noktasındadır. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikli davacının borçlanma talebinde bulunduğu 18. 9.1992 tarihinde hangi sosyal güvenlik kurumu sigortalısı olduğunun tesbiti gerekir. Resmi belge olarak nazara alınamayacak bilgilendirme amaçlı düzenlenen kurum belgelerinden davacının SSK"na borçlanma talebinde bulunduğu tarihte aynı zamanda 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu görülmektedir.
Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaşılmaya çalışılmalıdır.Çünkü. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında sigortalı olabilmesi için hizmet ektine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3.maddesinin I/f bendinde “kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” K bendinde ise “ herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Yasa’nın 24.maddesinin I ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşuluda getirilmiştir.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde önceden başlayıp devam eden sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/21-627 Esas, 2001/659 Karar ve 3.10.2001 günlü kararında önceden başlayan ve devam eden sigortalılığın asıl sigortalılık olduğu özellikle belirtilmiştir.
Yapılacak iş; öncelikle davacının Bağ-Kur ve SSK"dan şahsi sigorta dosyalarını getirtmek bu ilkeler ışığında davacının askerlik borçlanmasını yaptığı tarihte hangi kuruma tabi sigortalı olduğunu belirlendikten sonra SSK’da yapılan askerlik borçlanmasının geçerli olup olmadığı ve borçlanma bedelinin hangi kuruma aktarılması gerektiğini tesbit etmektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davacının Bağ-kur kapsamındaki sigortalılığı konusunda yeterli bir araştırma yapılmaksızın, askerlik borçlanmasının yapıldığı tarihte Bağ-Kur sigortalısı olduğunun saptanması ve bu saptamadan sonrada SSK’na yapılan askerlik borçlanmasının geçerli oluğunun tesbit edilmesi çelişkili olup,askerlik borçlanması ile ilgili olarak davalı kurumlar arasında henüz bir prim aktarımı olmadığı halde bu yönde bir karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.