3. Hukuk Dairesi 2016/1145 E. , 2017/8124 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların ..... 1. Aile Mahkemesinin 2005/574 E-2007/167 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalının müvekkiline ait 10 adet üç burgulu 22 ayar bilezik, 10 gr hediyelik bilezik, 1 adet gerdanlık, künye ve bir takım küpeden oluşan set takımı, 1 adet saat, 1 adet 18 ayar künye, 1 alyans, 1 yüzük, 15 adet çeyrek altın, 1 adet zincir ve kolye ucunu aldığını ve müvekkiline iade etmediğini, bedellerini de vermediğini ileri sürerek takıların aynen iadesine, mümkün olmadığı taktirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bedelleri olan 3.000,00 TL nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; dava dilekçesinde belirtilen kadar altın olmadığını, davacıya 5 tane bilezik ile 1 tane set takıldığını, en fazla da 7-8 küçük altının olduğunu, bunları da ehliyet almak için davacının kendisinin bozdurduğunu, 5 bileziğin 1999 yılında davacı tarafından bozdurularak bedelinin bankaya yatırıldığını, setin de kendisi Ege Üniversitesinde hasta olarak yattığı dönemde davacı tarafından bozdurularak kullanıldığını, kendisinde ziynet eşyası kalmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı tanıklarının görgüye dayalı herhangi bir bilgilerinin olmadığı, sadece ziynet eşyalarının davacının haberi olmadan satıldığını davacıdan duyduklarını beyan ettikleri, davalı tanığının ise; bir tane setin davalı hastanede iken davacı tarafından bozdurulduğunu, davacı ile birlikte seti bozdurduklarını beyan ettiği, ziynet eşyalarının niteliği gereği, davacı kadında olmasının asıl olduğu, davacının ayrılık sırasında ziynet eşyalarını almadan ayrıldığının ispatı gerektiği, davacının tanık beyanları ile bu durumu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.
Somut olaya bakıldığında; davalının, davacının takılan takılardan 7-8 küçük altını ehliyet almak için bozdurduğunu, 5 bileziği bozdurarak bedelini bankaya yatırdığını ve seti de kendisi hasta olarak yattığı dönemde bozdurarak kullandığını kabulü ve dosya kapsamında dinlenen davalı tanığı....’nin “...ben sadece bir tane setin davalı hastanedeyken davacı tarafından bozdurulduğunu biliyorum, birlikte bozdurmaya gittik, ben arabada bekledim davacı bozdurup geldi...” şeklindeki beyanı karşısında 8 çeyrek altın, 5 bilezik ve setin evlilik birliği içinde bozdurulduğu anlaşılmaktadır. Davalı ise, davacı kadının bunları iade edilmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır.
Hal böyle olunca, davalı kocanın, evlilik birliği içinde bozdurularak harcanan ziynetlerin, rızayla ve iade şartı olmaksızın kendisine verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle dava konusu olan ve varlığı ispat edilebilen ziynetleri iadeyle mükellef olduğunun kabulü gerekir.
Öyle ise, mahkemece; evlilik birliği içinde bozdurulduğu anlaşılan 8 çeyrek altın, 5 bilezik ve set yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ziynet eşyalarına yönelik talebin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.